• Milletlerarası Antlaşmaların Hüküm Doğurması

Bir antlaşmanın bağlayıcı hale gelmesi onun uygulanmaya başlanacağı anlamına gelmemektedir. Bir antlaşmanın hüküm doğurması yani uygulanmaya başlanması için yürürlüğe konulması gerekmektedir.

           •.Uluslararası Hukuktaki Durumu

Uluslararası hukuk açısından bir antlaşmanın yürürlüğe girebilmesi için, bütün tarafların antlaşma ile bağlı hale gelmelerine ilişkin işlemleri tamamlayıp bu durumu birbirlerine bildirmeleri gereklidir.

Devletlerin onaylama işlemlerini karşı tarafa ya da taraflara bildirmeleri çeşitli yöntemlerle olabilir. İkili antlaşmalarda onay belgeleri karşılıklı olarak teati edildiğinde, çok taraflı antlaşmalarda ise depoziter seçilen üçüncü bir tarafa iletilmesi ile bildirim işlemi tamamlanmış olur. Bu bildirim anıyla beraber uluslararası hukuk açısından söz konusu antlaşma yürürlüğe girmiş kabul edilmektedir.

Uluslararası hukuka göre yürürlüğe girmiş bir antlaşmanın iç hukukta da söz konusu ülke için yürürlüğe girebilmesinin yöntemi serbestçe belirlenebilir. Uluslararası hukukta yürürlüğe girmiş olma, uluslararası hukukta yürürlüğe girmenin bir ön koşulu değildir.

Birleşmiş Milletler organları önünde uluslararası antlaşmaların varlığının ileri sürülebilmesi için, Birleşmiş Milletler Genel Sekretelerliği’ne tescil ettirilmesi gerekmektedir. Bu koşulun aranmasının sebebi, devletler arasındaki gizli antlaşmaların varlığını önlemektir.

          •.Türk İç Hukukundaki Durum

Türkiye’deki ilgili hukuksal düzenlemelere göre, uluslararası antlaşmaların Türk iç hukuk düzeninde yürürlüğe girebilmesi için Resmi Gazete’de yayınlanmaları gerekmektedir. Onaylanmaları için uygun bulma kanunu çıkarılması zorunluluğu olmayanlar Resmi Gazete’de yayınlanmadan yürürlüğe konulabilir.

Türkiye’nin bu onaylama işlemlerinin tamamlandığına dair bir belgeyi karşı taraf ya da taraflara iletmesi uluslararası hukuk açısından antlaşmanın yürürlüğe girmesinin gereğidir. Bu belgenin düzenlenerek karşı taraflara iletilmesi işlemini ise Dışişleri Bakanlığı yapar.

             • Milletlerarası Antlaşmaların Geçersizliği

Uluslararası antlaşmaların yapılması, bağlayıcılık kazanması ve yürürlüğe girmesi aşamalarında ortaya çıkan bazı unsurlar, bu antlaşmaların hukuken sakatlanmasına bir başka ifadeyle ‘’geçersiz’’ olmasına neden olabilir.

            •.Geçersizlik Nedenlerinin Sınıflandırılması

Hukukta geçersizlik nedenleri, doğurdukları sonuçlar açısından ikiye ayrılır. İlki ‘’yok sayılma nedenleri’’, ikincisi ise ‘’iptal nedenleri’’dir.

Yok sayılma nedenleri, ilgili hukuksal işlemin hiç doğmamış sayılmasına neden olacak düzeyde ağır geçersizlik nedenleridir. Bu durumda hukuksal işlemin iptali konusunda herhangi bir işlemin yapılmasına da gerek yoktur çünkü işlem hiç doğmamış sayılmaktadır. Bu türden nedenlerle geçersiz durumdaki bir işleme dayanılarak yapılan işlemler hukuken hiç doğmamış sayılır ve o ana kadar doğurduğu bütün sonuçlar herhangi bir işlem olmadan geçersizdir.

İptalini gerektiren nedenler de kural olarak hukuksal işlemi geçersiz kılar. Ancak, iptal edilen hukuksal işlemin daha önceki uygulamalarıyla ortaya çıkan sonuçların tümü geçersiz sayılmamaktadır. Özellikle iyi niyetle hareket etmiş taraf için elde edilen kazanımlar saklı tutulur.

İptal nedenleri kendi içlerinde ağırlıklarına göre ikiye ayrılır:

-mutlak butlan nedenleri

-nispi butlan nedenleri

Bunlardan mutlak butlan nedenleri sayılan nedenler, mahkeme tarafından kendiliğinden dikkate alınan ve işlemin mutlaka iptal edilmesini gerektiren ağır nedenlerdir.

İkinci grup nedenler ise nispi butlan nedenlerdir ancak tarafların iddiası üzerine dikkate alınıp iptal nedeni olup olmadığına karar verilen diğerlerine göre daha hafif iptal nedenleridir. Dolayısıyla taraflar iptal nedenini öne sürmedikçe işlemin geçersizliğine hükmedilmeyecektir.

1969 Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi, uluslararası antlaşmaların yok sayılma nedenlerini belirtmemiştir.

1969 Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi, uluslararası antlaşmaların geçersizlik nedenlerini saymıştır.

        • Milletlerarası Antlaşmaların Geçersizlik Nedenleri

Mutlak geçersizlik nedenleri olarak;

-a) antlaşma imzalamaya yetkili temsilcinin üzerinde baskı yapılması,

-b) devlet üzerinde kuvvet tehdidi ya da kuvvet kullanılması,

-c) buyruk kurala aykırılık sayılabilir.

Nispi geçersizlik nedenleri ise;

-a) uluslararası antlaşma yapma kurallarına aykırı davranılması (özellikle yetersizlik durumları),

-b) temsilcinin hata yapması,

-c) temsilcinin rüşvet gibi yöntemlerle ayartılması olarak sayılabilir.

       • Mutlak Geçersizlik Nedenleri

-a) Antlaşma yapılması aşamasında tarafların birinin irade açıklamaya yetkili temsilcisi üzerinde çeşitli türlerle  baskı kurulmuş olması durumunda antlaşma hukuken geçersizdir.

BM Antlaşması’na aykırı olarak, güce başvurulmuş olması da antlaşmayı geçersiz kılar. BM Güvenlik Konseyi kararına dayanan veya meşru müdafaa hakkı kapsamında sayılabilecek güç kullanımları BM Antlaşması’na aykırı olmayacaktır.

-b) Bir uluslararası antlaşmanın tümü ya da bir kısmı, uluslararası hukukun emredici kurallarından birisine aykırı ise, antlaşmanın tümü ya da emredici kurallara aykırı olan kısmı geçersizdir. Emredici kurallara aykırılık mutlak iptal nedenlerinden birisidir. Bu durumda kurallara aykırı antlaşmaların ilgili hükümleri ya da antlaşmanın tamamı iptal edilerek geçersiz hale getirilir.

       •. Nisbi Geçersizlik Nedenleri

-a) Bu kavramdan biçimsel şartlara aykırılık yani yetkisizlik durumları anlaşılmaktadır. Biçimsel şartlardan bazıları, anlaşmanın yapılış aşamasına ilişkin iç hukuk kurallarıdır.

1969 Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi’ne göre, karşı tarafça bilinen veya bilinebilecek kadar açık ve temel bir iç hukuk kuralına aykırılık, bir geçersizlik nedenidir.

-b) Tarafların iradesini sakatlayan nedenlerden bir diğeri de hatadır. Hatanın, bu gerekçeyi öne süren tarafın kasıtlı eylemi ile oluşmaması ve tarafların antlaşma yapma iradesine temel teşkil edecek kadar önemli bir unsura ilişkin olması gerekir.

-c) Ülke adına hareket eden temsilci çeşitli yöntemlerle hileye maruz kalmış ise, bu geçersizlik nedenidir.

          •. Geçersizliğin Öne Sürülmesi

Mutlak geçersizlik nedenleri, işlemin mutlaka iptal edilmesini gerektiren nedenler olduğundan her zaman ileri sürülebilir. Ancak nispi geçersizlik nedenleri (yetkisizlik, irade sakatlıkları), taraf devletçe bilindiği anda ileri sürülmelidir. Taraf devletçe bilindiği halde ileri sürülmeden antlaşmanın uygulanmaya devam edilmesi durumunda, bu nedenlerin zımnen kabul edildiği sonucu oluşacaktır.

Türkiye’nin taraf olduğu antlaşmalara ilişkin geçersizlik nedenleri öne sürmenin bir Cumhurbaşkanı Kararı ile olması gerektiği 9 Nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3. Maddesinin 1. Fıkrasındaki hüküme dayanarak anlaşılabilir.

                   • Milletlerarası Antlaşmaların Uygulanma Prensipleri

         •. Bazı Temel Prensipler

Bu prensiplerden ilki ‘’ahde vefa’’ ilkesidir. Bu ilke gereği taraflar antlaşmadaki hükümlerden doğan yükümlülükleri iyi niyet ile yani antlaşmaya ve amacına uygun yerine getirmektir.

Bir diğer ilke ise, antlaşmanın kural olarak sadece tarafları için haklar ve yükümlülükler doğurmasıdır. Uluslararası antlaşmalar sadece taraf ülkeleri bağlar, antlaşmanın nispi etkisi diyebiliriz. Ancak, istisnaları olan bi kuraldır.

Bir başka prensip ise, devletin devamlılığı prensibidir. Bir devlette hükümetler değişebilir ancak o devletin taraf olduğu uluslararası antlaşmalara bağlılığı devam eder ve bu durum onu etkilemez.

Bir diğer prensip ise, antlaşmaların geriye yürümezliğidir. Kural olarak uluslararası antlaşmalar, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren uygulanacaktır. Genelde uluslararası mahkemeyi kuran antlaşma durumunda istisnalarının gözükmesi söz konusudur.

Uluslararası antlaşmayı ihlal eden devlet, ulusal hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmek için bu yükümlülüğü yerine getirmemiş ise, ulusal hukuk geçerli bir mazeret olarak kabul edilmez.

           •. Üçüncü Ülkeler İçin Hak ve Yükümlülükler

Kural olarak, bir uluslararası antlaşmanın, üçüncü ülke ya da ülkeler için hak ya da sorumluluk doğurması ancak bu ülkelerin rızası ile mümkündür. Bir üçüncü ülke için bir hak doğması durumunda, üçüncü ülkenin açıkça itiraz etmediği durumda bu hakkı kabullendiği varsayılır. Ancak bir üçüncü ülke için yükümlülük doğuyor ise, bu yükümlülük üçüncü ülke tarafından açıkça kabul edilmedikçe o ülkeyi bağlamayacaktır.

Üçüncü bir ülke için bir hakkın doğması ‘’en çok gözetilen ulus kaydı’’ gereği de olabilir. Herhangi iki ya da daha fazla devlet, aralarında yaptıkları bir antlaşmada, diğer devletlerle yapacakları antlaşmalarla bu diğer devletlere daha geniş haklar tanırlarsa, bu daha geniş hakları birbirlerine de otomatik tanıma vaadinde bulunmalarına en çok gözetilen ulus kaydı denir.

Bu genel kurala istisna olarak, bir uluslararası antlaşma taraf olmayan ülkeler için, belirli durumlarda rızaları aranmaksızın hak veya yükümlülük doğurabilir. Bu istisnai durum genelde statü kuran antlaşmaların yarattığı sonuçlarda görülür.

           •. Çekinceler

Çekince, antlaşmanın bi tarafı olan devletin, o antlaşmaya genel olarak taraf olmasına rağmen antlaşmanın bir ya da daha fazla hükmünün kendisi için uygulanmasını veya farklı uygulanmasını sağlayan tek taraflı bildirimdir.

Bunun koşulları vardır. İlki, çekincenin zamanına ilişkindir. Çekinceler, imza, onaylama ya da katılma aşamalarında yapılmalıdır. Bir diğer koşul ise şekle ilişkindir ki çekincenin mutlaka diğer taraf devletlere yazılı bildirilmesi gerekir. Bir diğer koşul da antlaşmanın çekince koymaya uygun olmasıdır. Çekince antlaşmanın amacına aykırı olmamalıdır.

Çekincelerin geçerli olabilmesi için, diğer tarafların çekinceyi kabul etmelerinin gerekliliğine dair bi genel kural yoktur.

         •. Uluslararası Antlaşmaların Çatışması

Birbirleri ile çelişen bir antlaşmanın taraflarının tamamı aynı devletlerse kural gereği kronolojik sıralamada daha yeni tarihli olan antlaşmanın geçerli olacağıdır.

Tarafları kısmen değişik iki antlaşmanın çatışan kurallarının bulunması durumu gözlendiğinde, her iki antlaşmaya da taraf olan devletler arasında sonraki antlaşma kuralı geçerli olacaktır. Antlaşmalardan sadece birine taraf olan devlet ile diğerleri arasında ise taraf olduğu antlaşmanın kuralları geçerli olacaktır.

                    • Milletlerarası Antlaşmaların Sona Ermesi

         •. Antlaşmaların Değiştirilmesi

Bir uluslararası antlaşmanın değiştirilmesi hukuken mümkündür. Bu durumun yanı sıra tarafların tek başlarına antlaşmada değişiklik yapma yetkisi söz konusu değildir.

Çok taraflı uluslararası antlaşmaların değiştirilmesi için, bu antlaşmaların yapılışında uygulanan kabul oranının uygulanması gerekir. Bu oran aksi kararlaştırılmadıkça 2/3 çoğunluktur.

          •. Antlaşmaların Sona Ermesi

Uluslararası antlaşmalar, varlıkları sona erdirilebilen hukuksal işlemlerdir.

Bir uluslararası antlaşmaya son verilebilmesinin ilk yolu, antlaşmaya son verilebilme koşullarına dair bir hükmün baştan koyulmasıdır.

İkinci yöntem, tarafların antlaşma yapıldıktan sonra anlaşarak antlaşmaya son vermeleridir.

Üçüncü yöntem ise, ‘’fesih’’ veya ‘’çekilme’’ yani tek taraflı irade açıklamasıyla anlaşmaya son vermedir. İkili antlaşmalar için fesih anlaşmayı sona erdirebilecektir. Çok taraflı antlaşmada ise çekilme bir yöntem olabilir ve bu durumda sadece çekilen taraf için antlaşma sona erecektir.

Son olarak, bazı olayların meydana gelmesi de uluslararası antlaşmanın sona ermesi için geçerli hukuki neden olarak kabul edilmektedir. Bunlar;

-şartlarda esaslı değişiklik

-savaş

-antlaşmanın ilgili olduğu konunun ya da nesnenin ortadan kaldırılmasıdır.

Türk iç hukukuna göre, antlaşmaların sona erdirilmesi, uygulamasının durdurulması veya uygulama alanının değiştiğinin tespiti Cumhurbaşkanı Kararı ile olur.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir