I. ZARARI TAZMİN BORÇLARININ SEBEPLERİ

Zararı tazmin borçlarının birçok sebebi vardır; Borçlunun borcunu bir sebepten yerine getirmemesi (akit), bir kişinin diğerine ihmal veya kasıtla zarar vermesi (haksız fiil) gibi. Borçlunun borcunu ifa edememesinde sorumlu olması durumunda borç zararı tazmin borcu haline gelir.

Esas borç tazminat borcu olmadığı halde ifa etmeme ve sorumluluk halinde bir tazminat borcu haline gelebileceği gibi borcun konusu zaten bir tazminat borcu olabilir.

A) Zararı Tazmin Borcunun Borç İlişkisinin Birinci Dereceden Konusu Olduğu Durumlar

  • Haksız Filler: bu halde borç zaten bir tazminat borcudur. İhmal veya kasıtla haksız fiil işleyen kişi diğerine zarar vermiştir bu sebeple borcu, o zararı tazmin etmektir. Roma’da haksız fiillerden doğan borç zarar gören lehine bir borçtu. Çünkü ceza zarar miktarından daha yüksekti. Zarar gören tazminatı elde etmekle kalmaz çok daha fazlasını elde ederdi. Haksız fiil benzerleri durumu da bu kavrama girmektedir.
  • Akitlerden doğan borçlar. Buraya modern hukuklarda yangına hırsızlığa vb. durumlara karşı yapılan sigortalar girmektedir.

B) Zararı Tazmin Borcunun Borç İlişkisinin İkinci Dereceden Konusu Olduğu Durumlar

Daha önceden var olan bir borç ilişkisinin ifa edilmemesi sebebiyle borcun zararı tazmin borcuna dönüşmesi durumudur. Tazmin borcu bu durumlarda tamamlayıcı işlevdedir. Bu işlev Roma hukukunda çok önemlidir. Çünkü klasik Roma usul hukukunda mahkûmiyet her zaman paraya dönüşürdü. Konusu paradan baka bir ödeme olan borçlar da litis contestatio ile tazmin borcuna dönüşür. Borcun ifası mümkünse borçlu aynen ifa edebilir, kusuru ile imkânsız hale gelmişse tazmin etmek zorundadır.

Akitlerde borcun konusu aslında tazminat değildir. Bir şey almak bir şey vermek şeklinde başkaca bir edimdir. Bu edimin ifa edilememesi ile birlikte alacaklının gördüğü zararın karşılanması amacıyla zararı tazmin borcu haline gelmiştir.

II. ZARARI TAZMİN ŞEKİLLERİ

Zarar, aynen (mal olarak) veya nakden (para ile) yerine getirilebilir.

Aynen tazmin zararı bir mal ile telafi etmektir. Mesela biri ona emanet edilen bir kalemi kaybettiyse bunu telafi etmek için o kalemin aynısını alarak o kişiye verir. Aynen tazminatın hakkaniyete daha uygun olduğu düşünülse de her zaman uygulanamaz hatta bazen uygulanması imkânsız hale bile gelebilir.  Örneğin verilen zarar yüzünden bir ölüm gerçekleşmiş olduğunda zararın aynen tazmin edilmesi olanaksızdır.  İşte bu gibi durumlar olduğunda zararın nakden tazmin edileceği kabul edilir.

Nakden tazminde zarar bir miktar para ile giderilir. Roma’da tazminat özellikle, her menfaat için müşterek ölçü olabilen paradır. Mesela bir kişi kendisine özel bir tasarımla bir eşya yaptırdığında bu eşyanın yanarak yok olmasına kusuruyla sebep olan kişi o zararı artık aynen tazmin edemeyeceği için bu zararı karşılayacak bir miktar para vererek zararın nakden tazminini sağlayabilir.

III. ZARARIN TAKDİRİNİN UNSURLARI

Zararın para olarak takdirini belirlemek zor bir iştir. Öncelikle ifa edilmemiş borcun karşılığı tespit edilir. Gerekli olduğu hallerde borcun ifa edilmemesi sebebiyle alacaklının menfaat kaybı varsa onlar da eklenir. Roma hukukunda ödenecek tazminatın belirlenmesinde iki usul vardır:

  • Bazı durumlarda tutar zarar gören malın maddi değeridir. Hâkim davalıyı o malın tutarına (quanti ea res erit) mahkûm edecektir.
  • Fakat belirli olmayan davalarda ve iyi niyet davalarında hâkim takdir ederken “menfaati neyi gerektiriyorsa” ve “verilmesi ve yapılması gereken şey” gibi geniş ölçüler kullanır. Alacaklının borcun fa edilmemesinden dolayı uğradı zarar ikiye ayrılır:
  • Fiili Zarar (Damnum Emergens): Borçlunun borcunu yerine getirmemesi sebebiyle alacaklının mal varlığının aktifindeki eksilmeler veya pasifindeki çoğalmalardır.
  • Yoksun Kalınan Kâr (Lucrum Cessans): borçlunun borcunu gerektiği gibi veya hiç yerine getirmemesi durumunda alacaklının mal varlığının aktifinde meydana gelmeyen artma veya pasifinde meydana gelmeyen azalmadır.

IV. ALACAKLININ BİRLİKTE KUSURU (COMPENSATİO CULPARUM)

Zararın meydana gelmesinde alacaklı ve borçlunun aynı anda kusuru olabilir. Mesela bir kimse arkadaşına kullanması için çantasını verdiğinde içinde bir miktar para unutmuşsa ve o para kaybolmuşsa bu zararın meydana gelmesinde iki tarafın da karşılıklı olarak suçu bulunur.

Modern hukukta birlikte kusurluluk durumu zararın tazmininde indirim sebeplerinden biridir. Ancak Roma hukukunda alacaklının ihmali ile borçlunun ihmali zarara karşılıklı olarak yol açarsa tazminat yükümlülüğünün kalktığı kabul edilir. Bu durumun istisnası ise zarar verenin kastı olup zarar görenin ihmali olduğu durumdur. Bu durumda tazminat ödeme borcu ortadan kalkmaz.

Roma Hukuku Notları -22