Öncelikle Türk milletinin İslamiyet ile tanışmadan önce kurduğu belli başlı devletleri inceleyelim.
• HUN DEVLETİ
Hun Devleti, Türklerin kurduğu ilk devlet olma özelliğini taşımaktadır. Hunlar, Mo-Tun zamanında en parlak dönemini yaşamış ve sınırlarını oldukça genişletmişti. Çin ile girdiği mücadeleler ile bilinen Hun Devleti M.Ö. 58 senesinde ikiye ayrıldı. Bunun sebebi dönemin Hun İmparatorunun Çin’in kontrolüne girmek istemesi ve kardeşinin bu durumu reddetmesiydi. Yılların ilerlemesi ile birlikte Çin istilalarına ve iktisadi problemlere dayanamayan Hunlar batıya doğru göç etti. Böylelikle Avrupa Hun Devleti’nin zemini hazırlanmış oldu.
• GÖKTÜRK DEVLETİ
Göktürk Devleti “Türk” adını taşıyan ilk devlettir. Devlet en parlak dönemini Mu-Kan zamanında yaşamıştır. Mu-Kan’ın ölümüyle birlikte devletin yaşayacağı zor günler başlamış oldu. Bu durumun başlıca sebebi devletin ikiye doğu-batı olmak üzere ikiye bölünmüş olmasıdır. Devletin doğu kısmın Çin’e dayanamayıp himayesi altına girdi. Batı Göktürkler ise Çin’e bir müddet dayanmış olsalar da onlar da nihayetinde Çin’in himayesine girmişlerdir. Çin esaretinde geçen yarım asırın ardından Kutluk’un isyanı neticesinde Göktürkler, 2. Göktürk Kağanlığı’nı kurmuşlardır.
• UYGUR DEVLETİ
Uygur Devleti, 10 tane boydan oluşan federasyon biçiminde kurulmuştur. Çin’e yapılan seferler ile birlikte Uygurlar Mani dini ile tanıştı. Bögü Kağan zamanında bu din, devletin resmi dini olmuştur. Böylece ilk defa bir Türk Devleti Göktengricilik harici bir dini benimsemişti. Lakin bu din Türklerin sosyolojik ve geleneksel yapısına tam olarak uymuyordu. Zamanla birlikte özellikle orduda gevşemelere yol açtı. Ve nihayet Kırgızlar’ın, devlete yaptığı seferler sonucu 840 senesinde yıkıldılar.
• İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK DEVLETLERİNİN OLUŞUMU
Eski Türklerde devlet (il) yapısına geçmeden önce çeşitli aşamalar görülmektedir. En tabanda boy olarak örgütlenen Türkler, boyların birleşmesiyle bodun denilen oluşuma erişir. Bodunlar da birleşerek devleti oluşturur. Bodunun en yetkili beyi hakan ünvanıyla tüm boylara ve bodunlara hükmeder ve devletin başındadır. Lakin boy ve bodunların kendi beyleri de siyasal olarak bir takım özerkliklere sahip olduğu için iç çekişme çokça görülmüştür. Türklerin bir çok devlet kurma sebebi de bundan gelmektedir.
DEVLET TEŞKİLATLANMASI
Hakan devletin başındadır. Eski Türklerde kut inancı yer almaktaydı. Bu inanca göre hükümdar (hakan) devleti yönetme yetkisini Göktengriden almaktaydı. Hakanın belirlenmesinde genellikle ırsi intikal yolu görülmektedir. Ancak seçim usulü belirsizdir. Bu da taht mücadelelerine sebep olan bir unsurdur. Hakan genellikle devletin doğusunu yönetirken kardeşi (veya oğlu) ise devletin batısını yönetmektedir. Doğunun, hakanın idaresinde olması Göktengri inancında “doğu”nun kutsallığı ile ilgilidir. Hakan siyasi-iktisadi-idari neredeyse tüm yetkileri kendisinde toplamıştır. Hatta yargısal olarak da yetkilere sahiptir. Bir takım suçluları kendisi yargılayabilmektedir. Devleti oluşturan boy ve bodun beyleri ise kurultayı oluşturmaktadır. Kurultay, hakanın siyasi yetkilerini sınırlar nitelikte bir meclistir. Bu mecliste devletin siyasi, idari, askeri her türlü meselesi hakan ve boy beyleri arasında tartışılmaktadır. Ancak nihayetinde hakanın kararları bağlayıcı özelliğe haizdir. Devlet teşkilatlanmasında bir diğer unsur vezirlerdir. Hakanın bir takım işlerine yardımcı olan vezirleri, günümüzdeki bakanlara benzetebiliriz. Her vezir uzmanı olduğu alanda hakana yardımcı olup fikir vermektedir. Devletin en önemli unsurlarından biri hatta belki devletten de önemli olanı “töre”dir. Çünkü eski Türklerde “devlet yok olsa da töre devam eder” anlayışı hakimdi. Töre, Türklerin kullandığı hukuki normlardır. İslamiyet öncesi Türklerde töre 3 farklı şekilde oluşurdu.
- Hakan, bizzat kendisi hukuk kuralı yaratır.
- Kurultayda alınan kararlardan bazıları hukuk kuralı olarak değerlendirilir.
- Teamül
CEZA – YARGILAMA HUKUKU
Suçlar ağır ve hafif olmak üzere ikiye ayrılmaktaydı. Ağır suçların cezası idamdı. Ağır suçlara örnek ise insan öldürme gösterilebilir. Hafif suçların ise birçok farklı yaptırımı vardı. Aynı zamanda oluşan zararların karşılığı olarak tazminat kurumuna da eski Türklerde rastlamaktayız.
Yargılamayı hakimler yapmaktaydı. Hakimlik mesleği oldukça kutsal bir konumda bulunmaktaydı. Yargılamaların bir kısmını bizzat hakanın da yapıldığına rastlanmıştır.
AİLE HUKUKU
Aile yapısının ataerkil olduğu söylenebilir. Ancak hakanın eşine birçok yazıtta değinilmiş ve oldukça değer verilmiştir. En azından eski Türklerin, çağdaşlarında kadına verilen değere kıyasla daha iyi bir konumda olduğunu söyleyebiliriz.
Nişanlılık kurumunun da mevcut olduğunu söylemek yanlış olmaz. Çünkü taraflar ancak erkeğin, kızın babasına verdiği bir miktar para (kalın kelimesi ile ifade edilmekte) ile evlenebiliyorladı. Kalın verilene kadar düğün olmazdı. Türklerde tek eşliliğin de esas olduğunu burada söyleyebiliriz.
Düğün için verilen kalının niteliği hakkında çeşitli teoriler vardır. Bunlardan birincisi, bu para ile baba, kızına çeyiz hazırlar. Yani kadın tarafının düğün masraflarının karşılığıdır. İkincisi, evliliği alım-satım sözleşmesi olarak görür. Kalın da bu sözleşmesinin bir unsurudur. Üçüncüsü, kızın vasisi olan babası bu para ile kızının vesayetini damadına devreder. Dördüncüsü, yalnızca nezaket için veya hediye olarak görülebilecek bir paradır demektedir.
Eğer ki taraflar nişanlıyken erkek ölürse, erkeğin kardeşlerinden biri kadın ile evlenebilir. Kadın tarafı eğer bu evliliği istemezse kalın iader edilir. Eğer erkeğin kardeşlerinden hiçbiri evliliği istemezse kalın kadın tarafında kalır. Eğer ki taraflar nişanlıyken kadın ölürse, ve kadının kardeşi damat ile evlenmeyi kabul ederse erkek tarafı kalına ekleme yapmalıdır. Eğer ki erkek tarafı evliliği onaylamazsa kalın yine kadın tarafında kalır. Ancak evliliği kadın tarafı onaylamazsa kalın iade olur.
—
Evlenen çiftler arasında eski Türklerde cinsiyet ayırt etmeksizin boşanma yetkisi bulunmaktadır. Eğer ki erkek kusurlu ise kadın boşanabilir. Bu durumda kalını kadının babası iade etmez. Eğer kadın kusurlu ise kalın iade edilmelidir. Taraflardan ikisi de kusursuz ise kalın iade edilir. Kadın da getirdiği çeyizi geri götürür.
—
Türklerde evlat edinmeye de rastlanılmaktaydı. Ve evlatlıklar tıpkı modern hukukta olduğu gibi öz çocuklar işe eşit haklara sahiptir. Mirastan da eşit faydalanırlar. Türklerde evlat edinmenin bir çok sebebi olabiliyordu. Ama en başlıcası elbette evlat sahibi olamayan çiftlerin maddi durumu kötü olan ailelerden evlatlık edinmesiydi. Evlatlıklar ücretsiz olarak veya para karşılığı verilebilir. Bu durum evlatlığı veren aile ile alan ailenin anlaşması dahilinde olacaktır.
—
Türklerde miras paylaşımı şu şekildedir; evlenen çocuklar (kız-erkek) mirastan pay alamazlar. Dul kalan eş miras alabilir. Geri kalan tereke ise erkek evlatlara bölünecektir. Baba öldükten sonra evin reisliğini en küçük erkek evlat üstlenir. Çünkü aileden dışarıya en son gidecek olan erkek odur.