SOSYOLOJİK İKİLEMLER-YABANCILAR, BİRLİKTE VE AYRI

Yabancı, büyük kentlerin kalabalık, çok kültürlü yapısında “ben” ve “öteki”nin arasına sıkışıp kalan bir sosyal tiptir.

Sosyolojik düşünme şeklini “diğerine karşı sorumluluklarımız” ve “hoşgörü” esasları üzerine kuran modern sosyolojinin büyük düşünürlerinden Bauman, yabancı mefhumu üzerine kaleme aldığı sınamalarında, “yabancı” sosyal tipinin yaşamımızda nerde durduğunu ve ona karşı nasıl davranacağımızı incelemektedir.

 Heterojen kültürlerin egemen olduğu modern şehirlerde, “yabancılar” ile iletişim kurmak gittikçe zorlaştı ve “yabancılar” hakkında fazla bilgimiz yok ve onları nereye yerleştireceğimize de karar veremiyoruz.

 Cehalet ve güvensizlik nedeniyle yabancılarla iletişimde engeller yaratıyoruz. Bauman, bu sorunların üstesinden gelmek için sosyolojik açıklayıcı yöntemler kullanır ve sosyolojik düşüncenin merkezine “sorumluluk” ve “hoşgörü” koyarak başkalarıyla iletişim kurar.

Sosyolojik düşünme özünü, iletişim boyutunu günümüz toplumundaki farklılıkları ve başkalarına karşı sorumluluğumuzu anlama çerçevesine dahil ederek bulur.

“Hepimiz biliyoruz” veya “hepimiz aynı fikirdeyiz” gibi ifadeler kullanırsak, bizim gibi düşünen insanlara atıfta bulunuruz. Bu ifadeyi kullanarak, kendimizle izleyici veya okuyucular arasında görünmez bir karşılıklı anlayış bağı kurmuş oluruz.Ayrıca, bu tür insanları seçtiğimizi ve onları farklı fikirlerle diğerlerinden ayırdığımızı ima ediyoruz bu seçilmiş topluluk bizim için daha önemlidir ve en önemli şeyin diğerleri değil bu seçilmiş grup olduğunu ima ediyoruz.

Cemaatimiz, ortak ruhsal otoritemiz tarafından inşa edilen manevi bir ittifaktır. Eğer yoksa cemaat de yoktur.

Fikir birliği, topluluğun aslında bir cemaat olduğu yönündedir. Görüşler ve tutumlar kendi sınırları içinde paylaşılmalı ya da her bireyin görüşleri farklı olsa bile, fikir birliği oluşturulabilir ve oluşturulacaktır. İnsanlar, fikir birliğinin veya en azından fikir birliğine varma eğiliminin tüm cemaatlerin temel doğal gerçeği olduğunu düşünüyor.

Bir cemaat insanları birleştiren unsurların, onlar bölen unsurlardan daha güçlü ve daha önemli olduğu bir gruptur.

Cemaat doğal bir birlik olarak kabul edilir. Cemaat türünün aidiyeti, tıpkı diğer “doğa olayları” gibi kendi içinde ortaya çıkar. Kurulmasına, sürdürülmesine ve gözlemlenmesine gerek yoktur. Paylaşılan inançlar tartışılmadığı ve bu nedenle sorgulanmadığı sürece doğal olarak gerçekleşecektir.

Pratikte, “manevi birlik” olarak cemaat görüşü “biz” ile “onlar” arasında henüz var olmayan hudutları çizmemizin bir vasıtası olarak hizmet eder.

En eforlu cemaat kurma teşebbüsleri ve görülen o ki, en tesirlisi, paradoksal olarak bu unsurlardan “insan gücünün üzerinde”, iradi olarak ne seçilebilen ne de yalanlanabilen şeyler diye bahsederler; onlar bir ırkı güya mukadderatına ve misyonuna bağlayan “ortak kan”, kalıtsal şahsiyet yapısı ve vatan toprağıyla ebedi bir bağ gibi nitelikler; ya da halkı sonsuza kadar, iyi günde ve makûs günde bağlayan, ayrı bir varlık kılan ortak tarihsel geçmiş, başarılar ve hezimetler tarihi bizim “ortak tarihi mirasımız “dır.

Cemaat kurmanın çağırdığı amaçları onların kendi tercihleri haline getirmek için, insanlara tercih kısmetlerinin olmadığı bir gidişatta bulundukları, tercihin zaten onlar ismine ataları ya da takdir-i ilahi tarafından yapılmış olduğu anlatılır.  Bu gibi şartlarda eforları birleştirmede gösterilecek gönülsüzlük, hıyanetten başka bir şey olamaz. Onlar adi ya da aptaldır, tarihin onlar ismine ta baştan verdiği karara meydan okuyacak kadar küstah şahıslardır. Daha kapsayıcı cemaatler, daha fazla baskı altındadır.

 Üyelerini yalnızca tek ve açık olarak belirlenmiş bir görev etrafında bir araya getiren bütün cemaatlerden farklı gruplar da vardır. Genelde, bu gruplar şuurlu olarak yaratıldıklarını kabul ederler.

Bu durumda hedeflenen gruplar veya örgütler hakkında konuşabiliriz. Bilgi ve açıklıkla beyan edilen özdenetim, belki de kuruluşların en belirgin ve belirleyici ayırt edici özelliğidir.

Üyeler organizasyona “tüm kişilikleriyle” katılmazlar, sadece organizasyonda rol oynarlar.

Rol, elbette tiyatro dilinden alınan bir kelimedir. Evvelden tanımlanmış ve her oyuncuya rol dağılımında değişik kısımların düştüğü senaryoda yazılmış akışıyla bir sahne oyunu, teşkilatın nasıl işlediğine dair bir model sunar. Tiyatro başka bir bakımdan da bir ilk misal olarak görülebilir: Sahne oyuncuları verilen rollerde kendilerini harcamazlar; onlar sadece reyin sırasında evvelden tanımlanmış kişiliğe “girerler” ve oyundan sonra çıkmakta hürdürler

Üyelerin “vücutlarını ve ruhlarını” teslim ettikleri ya da etmeleri gereken bir grup olarak düşündüğümüz cemaatin tersine, örgüt, mevzubahisi bireyleri ancak kısmen özümler; hakikatinde teşkilatı şahıslardan değil de rollerden ibaret olarak düşünürsek çalışma şekillerini daha iyi kavrayacağız.

 Bir teşkilata giren insanlardan rollerini özümsemeleri başka bir deyişle, örgüt içinde ve örgüt için çalışırken kendilerini bütün olarak yaptıkları işe vermeleri ve kendilerini tamamen o an yapmakta oldukları işle aynılaştırmaları ama aynı zamanda kendileriyle rolleri arasına muhakkak bir mesafe koymaları başka bir deyişle, bu özel rolle alakalı hak ve vazifeleri başka aktifliklere ya da yere ait olanlarla karıştırmamak için, bu esnada oynadıklarının sadece bir rol olduğunu anımsamaları beklenir.

Rolleri üstlenenler kazanç ve gider ancak roller oldukları gibi kalırlar. İnsanlar örgüte katılır ve örgütten dağılır, alınır ve atılır, kabul edilir ve çıkarılır ancak örgüt varlığını sürdürür; ve muhakkak bir şahsın rolün oynanmasına verdiği özel renk zamanla değişmekle beraber, örgüt esas olarak aynı kalır.

Her şeyden evvel, örgüt içinde insanlar sadece üstlendikleri rollere ait kaideler tarafından tanımlanmış “fotoğrafı misyonları” çerçevesinde eylemde bulunmalıdır.

Dolayısıyla ayrı bir varlık olarak bir grubun kendini gözetmesi ve devamlılığı meselesi, grubun doğru tavır kalıpları hakkındaki ortak bir zekâsal imgeye uygun olarak üyelerinin rutin eylemlerini sürdürme meselesiyle aynıdır.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir