İLERLEME VE GELİŞME
İlerleme düşüncesine baktığımızda dışardan basit ve düz olan bu kavramın, onu yakından
incelediğimizde, bizi modern Batı toplumsal düşüncesinin en sıkıntılı sorunlarının bir bölümünün
içine çektiğini görmekteyiz.
İlk bakışta toplumda bir iyimserlik tutumu gibi gözüken insanın iyi bir geleceği olduğu inancının –
aslında toplum felsefesi ve sosyoloji bakımından çok geniş kapsamlı yöntemsel ve anlamsal sonuçları
olan karmaşık bir fikirler ağı olduğu ortaya çıkmaktadır.
Bury’nin tamamen modern bir ürün olarak tanımladığı ilerleme fikri 17. yüzyılda ortaya çıkmış ve tam
anlamını 18. yüzyılda bulmuştur.
Kendi içlerinde ezeli ve ebedi olan biçimlerin sürekli oluşup çözümleri sonsuz bir art arda geliş içinde
tarihin kendini yinelediği düşüncesi devresel hareketler fikrinin temel öğesidir.
Hıristiyanlık devresel hareketleri yok saymış, insanın yeryüzündeki tarihine belli bir başlangıç ve son
öngörmüş ve aradaki dönemi ruhun kurtuluşu için çırpınması olarak açıklamıştır.
Aristoteles’e göre doğadaki her nesne içerdiği özelliklerin bir sonucu olarak, durmaksızın değişir ve
bu özellikler bir türden diğerine değişiklikler gösterir. Aristoteles,bu olup bitenlerin ancak hiçbir
müdahale görmezse gerçekleşeceğini son nokta olarak belirtmektedir.
Aristoteles doğanın içinde yer aldığını kabul ettiği devletin kökenleri ve gelişmesine yöneldiğinde,
Devletin en berrak görünümü, “ilkel gelişiminde ve kökeninde” aranmalıdır; çünkü devletin tohum
hali ileride olacağı halin bütün olanaklarını içermektedir; devletin özü, kökeninde seçilebilir.’’
demektedir.
Augustinus’un yaklaşımında tarih, düzenli ve amaçlı bir Tanrı’nın iradesinin ifadesi olan bir değişme
süreci olarak düşünülmektedir. Sonda olacak olan başlangıçta bellidir
Değişme bir gelişme olarak görülmektedir ve bu gelişme değişen şeyin içindeki gizli gücün kendini
açığa vurması ya da oluşmasıdır.
“hiçbir şey; eskilere olan aşırı hayranlıktan daha fazla ilerlemeye engel olamaz, hiçbir şey bu
hayranlık kadar zihinsel gelişmeye engel koyamaz.”
Avrupa’nın dünyayı keşfi, ilerleme düşüncesinin oluşmasıyla yakından ilgiliydi; zekasal ilerleme, artık
tartışılmaz bir durum olarak görülmekteydi
Turgot için, tarihin temel özelliği sürekliliktir ; geleceğin oluşması için geçmiş zorunludur.
İlerleme kesinleştirilmiştir, geriye döndürülemez, aşamaları atlanamaz
- yüzyıl sonu ile 20. yüzyıl başındaki ilerleme kuramcıları arasında dikkati çeken temel uyuşmazlık,
ilerlemenin kaçınılmazlığı sorusu ile ilerleme sürecine insanın katılımının gerekliliği ya da uygunluğu
konusu etrafında şekilleniyordu.
ilerlemenin ya da büyümenin ya da evrimin insanlığın daha da iyiye gitmesini sağladığı yolundaki
görüş, her zaman olmasa da, sık sık dile getirilmektedir.