HUKUK SOSYOLOJİSİNE GİRİŞ DEVAM
- Hukuk sosyolojisi hukuk ile toplum arasındaki ilişkiyle ilgilenir.
- Hukuk sosyolojisi bu anlamda, toplumsal gerçeklik ile bunu düzenlediği iddiasındaki hukuku birlikte inceler.
- Hukuka sosyolojik bakış bağlamında araştırmacılar, gerek devlet gerek toplumsal gruplar ve örgütler çerçevesinde gözlenen hukuksal nitelikli tüm kuralların nasıl oluştuklarını ve uygulandıklarını, ne ölçüde itaat gördüklerini ve ihlal edildiklerini, insan davranışlarını nasıl etkilediklerini ve onlardan nasıl etkilendiklerini incelemeye çalışırlar.
- Hukuka sosyolojik yaklaşım kapsamında üretilen kavramların neredeyse hepsinde, hukuk normları, sadece bir devlet gücünün yaratımı olarak değil; bazı toplumsal gerekliliklerden doğan, kimi toplumsal talepleri yansıtan kurallar olarak görülürler. Buna göre hukuk, bir hukuk kuralları sisteminden daha fazlası olup toplumsal ilişkilerle bağlantılı, onları düzenleyen bir hukuksal ilişkiler setidir.
Hukuk Sosyolojisi ve Hukuk Bilimi
- Hukuku anlamaya yönelik yaklaşımlar arasında hukukun üç boyutlu olduğu konusundaki yaklaşım ağırlık kazanır. Burada üç boyut etik değer, toplumsal olgu ve normatiflik olarak ayırt edilmiştir.
- Etik değer boyutu hukuk felsefecisinin, toplumsal olgu boyutu hukuk sosyologunun ve norm boyutu pozitif hukukçunun çalışma alanları olarak ayrıştırılabilir.
- Her bir normun altında doğru davranışın ne olduğuna dair bir düşünce vardır. Örneğin hırsızlığı yasaklayan bir normun altında, hırsızlığın kötü bir davranış olduğu düşüncesi yatar. Neyin doğru/yanlış olduğunu belirten normun içindeki değer, aslında, tartışılmaya açıktır.
- Her tekil norm açıklanmalı ve aydınlatılmalıdır; genellikle açık ve anlaşılabilir olmaktan uzak biçimlerde karşımıza çıkarlar. Birbirinden farklı normlar birbirleriyle karşılıklı ilişkileri hesaba katılarak ele alınmalıdır. Onların gerçek anlamları ancak birbirleriyle karşılaştırıldıklarında ve karşıtlıkları göz önüne alındığında ortaya çıkar. Onları sınıflandırmak ve belirli sistem biçimleri içerisinde araştırmak ise hukuk biliminin görevidir.
- Hukukun sistemleştirilmesi, çelişkilerinin giderilmesi ve boşluklarının doldurulması hukuk biliminin çalışma konularını oluşturur.
- Hukukçu toplumsal düzeni temin eden bir aktördür, hukuk bilimi de ona temel bilgisel araç ve yöntemleri temin eder.
- Hukukun sistemleştirilmesini sağlayan hukuk biliminin yöntemi olan mantıksal analiz, hukukun hayata geçirilmesinde zorunludur ve fakat çağdaş hukukun anlaşılması açısından kısmi ve sınırlıdır, pratik amaçlara hizmet eder. Sistemleştirme ve genelleştirme hukuk biliminin kullandığı diğer araçlardır.
- Hukuk biliminin objesi gerçeklik değil, bir düzen tasarımıdır.
- Hukuk bilimi, bu anlamda, objesi maddi olmadığı için doğa bilimleri ve sosyal bilimler anlamında bir bilim sayılmamak gerekir.
- Bu konuda N. S. Timasheff’in kullanmayı tercih ettiği ideografik ve nomografik bilimler ayrımına başvurabiliriz. Bu yaklaşıma göre, objesi bir tasarım olan hukuk bilimi ideografik bir bilimdir. Bunun karşısında, objesi toplumsal olgular olan hukuk sosyolojisi nomografik bir bilimdir.
- Hukuk sosyolojisinin ise, nomografik bilim olarak objesi maddidir; araştırma yöntem ve teknikleriyle bilgisinin objesine uygun olup olmadığı denetlenir ve hukuk sosyolojisi, incelediği objelere yönelik genellemeler şeklinde düzenlilikleri saptamaya çalışır.
- Hukuk sosyolojisinin aksine, hukuk biliminde bilgi yanlışlanabilir değildir; objesine uygunluk yerine iç tutarlılık esas alınır. Hukuk, buradaki ele alınış şekliyle, işleyişindeki amaç ve çalışma usulleri bakımından ahlak ve politika sanatının benzeridir.