SİYASİ PARTİLER

Georges Vedel’in deyimiyle “Demokrasi siyasi partiler olmaksızın yaşayamaz, fakat siyasal partiler yüzünden ölebilir de…”

Siyasal parti, aynı görüş etrafında biraya gelen insanların, siyasal iktidarı ele geçirmek niyetiyle kurdukları örgüttür.

Siyasi partiler, 18. yüzyılda teşkilatlanma özgürlüğü ile önce gruplar olarak ortaya çıkmış; 19. yüzyılda dernek konumunu almış ve İkinci Dünya Savaşı sonrası siyasi parti olarak ayrı tüzel kişilik kazanmıştır.

                               Grup → Dernek → Siyasi Parti

19. yüzyılda Batıda ilk dönemde muhafazakâr ve liberal partiler “burjuva partileri”, daha sonra sanayi devrimi ile birlikte işçi sınıfına yönelik “sosyalist partiler” 20. yüzyılda ise faşist ve komünist partiler “bütüncül partiler” ortaya çıkmıştır. 

İkinci Dünya Savaşı sonrası siyasi partiler anayasalara girmiştir.

Maurice Duverger’in eserinde partiler ikiye ayrılmıştır.

Kadro partileri:

> 18. Yüzyılda öncelikle muhafazakâr ve liberal şekilde kadro partileri ortaya çıkmıştır.

> “Muhafazakâr partiler” elitler (prensler, dükler, kontesler, baronlar, toprak sahipleri) tarafından kurulmuştur.

> “Liberal partiler” ise iş adamları, tüccarlar, bankacılar tarafından kurulmuştur.

> Kadro partileri zengin kısma dayandığı için geçimini onlardan sağlayarak siyaset yaparlar. Geniş kitlelere ihtiyaçları yoktur.

Kitle partileri:

> Geniş kitleleri hedefler. Üye sayısı önemlidir. 

>Gelen aidatlarla siyaset yaparlar.

> Üyelerin niteliği değil, niceliği önemlidir.

  • Kitle partileri çalışmalar ve üyelik açısından “disiplinli parti” (ör. Türkiye’deki partiler)
  • Kadro partileri ise “serbest parti” olarak nitelendirilirler. (Ör. Amerika’daki partiler)

Osmanlı-Türk anayasalarındaki gelişmeler de batı ile paralel gitmiştir. 1876 Kanun-u Esasi’nin ilk halinde dernek kurma özgürlüğü olmayan parlamento içi gruplar Kanun-i Esasi’nin, 120. Maddesinin 1909 yılında değiştirilmesi ile bu özgürlüğe kavuşmuşlardır.  II. Meşrutiyet9 sonrası birçok siyasal parti kurulmuştur. Meclis-i Mebusan’da grubu bulunan ilk parti “İttihat ve Terakki Cemiyeti” olmuştur. Dönemin en önemli partilerinden biri ise “Hürriyet ve İtilaf Fırkası” olmuştur.

Büyük Millet Meclisi’nin kurulduğu Kurtuluş Savaşı sıralarında parlamentoda iki grup vardır. Ardından Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde 9 Eylül 1923’te dernek pozisyonunda Cumhuriyet döneminin ilk siyasal partisi “Halk Fırkası” kurulmuştur. Halk Fırkası haricinde kurulan partiler çeşitli sebeplerle siyasi yaşamda hayatlarını devam ettirememişlerdir.1945 yılına kadar mecliste tek parti yer almıştır.

Türkiye’de de derneklerin siyasi parti statüsü kazanması İkinci Dünya Savaşı sonrası 1961 Anayasası ile olmuştur. 13 Temmuz 1965 tarih ve 648 sayılı ayrı bir “Siyasi Partiler Kanunu” çıkarılmıştır.

Siyasi Partilerin Hukuku Niteliği

 Siyasi partiler konusunda kanunda tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar olarak bahsedilmiş fakat ne tür bir tüzel kişilik olduğu belirtilmemiştir. 

Siyasi Partiler Kanunu’nun “Siyasi Partilerin Vazgeçilmezliği ve Niteliği” kenar başlıklı 4. maddeye göre Siyasi partiler; demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları olmakla birlikte, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı olarak çalışmaları gerekmekte olup siyasi partilerin kuruluşu, organlarının seçimi, işleyişi, faaliyetleri ve kararları Anayasa’da nitelikleri belirtilen demokrasi esaslarına aykırı olmamalıdır.

Anayasa Mahkemesi 10.02.1994 tarihli Yeşiller Partisi kararında, siyasi partilerin “kamu kurumu” sayılamayacağı; ancak  “dernekler”den de ayrıldığını söyleyerek, siyasi partilerin “sui generis” (kendine özgü) nitelikte olduğunu ifade etmiştir.

Siyasi Partilerin Kurulması

Liberal anayasalarında siyasi partilerin vatandaşlar tarafından ve serbestçe kurulması kabul edilmektedir.

 Anayasa’nın 68. maddenin 3. fıkrasına göre, “Siyasî partiler önceden izin almadan kurulurlar ve Anayasa ve kanun hükümleri içerisinde faaliyetlerini sürdürürler”

 Parti kurma serbestliği izin” değil, “bildirim” şartına bağlanmıştır.

Siyasî partiler, en az otuz partiye üye olma yeterliğine sahip Türk vatandaşı tarafından kurulur.

Genel merkezleri Ankara’da bulunur.

Tüzelkişiliklerini belgelerini İçişleri Bakanlığına vererek kazanırlar.

Parti tüzüğü ve programının kurucular tarafından imzalanarak eklenmesi şarttır.

Siyasi Parti Sistemleri

Çok Partili Sistem:

  • Çok partili sistem, oy hakkı bulunanların birçok parti arasında seçim yapabildiği bir sistemdir.
  • Çok partili sistemler demokratik ve çoğulcu modellerdir.  
  • 1982 Anayasası’nın 68. maddesine göre “Siyasî partiler, demokratik siyasî hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır”.

Tek Parti Sistemi

  • En önemli örneklerini Faşist ve Komünist Partiler oluşturur.
  • Totaliter tek parti sisteminde, zorlayıcı bir ideoloji vardır. Toplumun tümünü kavrayan bir parti dışında öteki ideolojilerin gelişmesine ve yayılmasına izin verilmez.
  • Otoriter tek parti sistemi: Belirgin bir ideolojisi yoktur. Korku, baskı ve kuvvete dayanan zorlayıcı bir otorite vardır. Liderin partisi dışında ikinci bir partiye izin verilmez. Hitler,  Mussolini dönemlerinin belirgin özelliğidir.

SERBEST SEÇİMLER

Anayasa Mahkemesi kararlarında serbest seçme hakkı “her türlü siyasal, ekonomik etki ve baskıdan uzak olarak oy kullanılmasını kapsar. Serbest oy ilkesine göre yapılan seçimde, seçmen oyunu açık ya da kapalı hiçbir baskıya ve bir müdahaleye uğramadan kullanır.” şeklinde tanımlanmıştır.

Demokrasi ve seçimler arasında zorunlu bir ilişki bulunmaktadır.

Liberal rejimlerde yarışmacı ve çoğulcu serbest seçimler varken sosyalist rejimlerde tek partili yarışmacı olmayan seçimler mevcuttur.

Seçme Hakkı

  • Seçme hakkının vatandaşlık ve 18 Yaşını doldurmuş olmak gibi olumlu koşulları varken
  • Seçmen kütüğüne kayıt olmayanların, silâhaltında bulunan erler, onbaşılar ve kıta çavuşlarının, askeri öğrencilerin; kısıtlılar ve ceza infaz kurumlarında hükümlü olarak bulunanların oy kullanamaması gibi olumsuz koşulları da vardır.

Seçimin Temel İlkeleri

Türkiye’de 1982 Anayasası’nın 67. Maddesine göre “Seçimler ve halkoylaması serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı gözetim ve denetim altında yapılır”.

Seçimlerin Serbestliği: vatandaşların hiçbir baskı ve zorlama olmadan oy kullanabilmesidir. Ama anayasamız mecburi oy sistemini kabul etmiştir.

Genel Oy İlkesi: Servet, eğitim, cinsiyet, ırk gibi farklılıklarına bakılmaksızın tüm vatandaşların oy hakkına sahip olmasını ifade eder.

Eşit Oy İlkesi:Her seçmenin bir tek oya sahip olmasıdır.

Gizli Oy İlkesi: Oyun gizli olarak kullanılmasıdır.

Açık Sayım ve Döküm İlkesi: Oyların sayımının açık olarak yapılmasıdır.

Seçim Sistemleri: 

Seçimin başlamasından bitimine kadar seçimin tüm aşamalarını içine alan sisteme geniş anlamda seçim sistemi denir.

Dar anlamda seçim sistemi ise, seçimlerde kullanılan geçerli oylara göre adayların nasıl seçileceğini gösteren usullerdir.

Çoğunluk sistemi, çok partili siyasi düzenlerde uygulanan bir seçim sistemidir. Bu sistemde seçime katılan partiler ya da adaylar arasında en çok oy alan seçimi kazanmış sayılır. Çoğunluk sistemi tek turlu ve iki turlu olmak üzere iki şekilde uygulanır.

Tek-İsimli Tek-Turlu Çoğunluk Sistemi 

“Dar bölgeli çoğunluk sistemi ” de denir. Günümüzde bu sistem, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve bazı Anglo-sakson ülkelerinde uygulanır.

Tek-İsimli İki-Turlu Çoğunluk Sistemi

Bu sistemde, seçimlerin iki turda yapılma ihtimali vardır. İlk turda geçerli oyların mutlak çoğunluğu sağlanamamışsa ikinci tur oylama yapılır. İkinci tura en çok oy almış aday veya parti yahut belirli bir oranda oy almış parti veya adaylar katılır. Bu sisteme “Fransız sistemi” adı da verilir.

Listeli Tek-Turlu Çoğunluk Sistemi

Bu sistemde, ülke her biri birden fazla milletvekili çıkaran seçim çevrelerine bölünür. Bu nedenle “geniş bölgeli çoğunluk sistemi” de denir. Türkiye’de 1946-1960 yılları arasında uygulanmıştır.

Listeli İki-Turlu Çoğunluk Sistemi

Ülke her biri birden fazla milletvekili çıkaran seçim bölgelerine bölünür. Seçimin iki turda yapılma ihtimali vardır. İlk turda geçerli oyların mutlak çoğunluğu sağlanamamışsa ikinci tur oylama yapılır. İkinci tura en çok oy almış aday veya parti yahut belirli bir oranda oy almış parti veya adaylar katılır. 

Nispi temsil veya oransal temsil sistemi, çoğunluk partisi dışındaki partilerin de kuvvetleri oranında üye seçmelerini sağlayan seçim biçimidir. Bu sistemde partiler oyları oranınca milletvekili çıkarırlar. Değişik fikir ve siyasi görüşler parlamentoya girer. Azınlıkların veya bazı düşünce taraftarlarının meclislerde temsili bu sistemle mümkün olur. Küsuratların yuvarlanmasında bir takım iktisadi anlaşmazlıklar çıkabilmektedir.  

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir