SİYASAL İLAHİYAT CARL SCHMITT

EGEMENLİK

Egemen olağanüstü duruma karar verebilendir. Egemen dediğimizde hem son derece acil bir durumun olup olmadığına hem de acil bir durum söz konusu ise bu durumun nasıl çözüleceğine karar veren kişiyi anlamamız gerekir.

Egemen normal şartlar söz konusu iken geçerli olan hukukun dışında olmakla birlikte aynı zamanda ona aittir. Çünkü anayasanın askıya alınması konusunda karar vermede yetkilidir. Modern anayasal düzen de bu yetkiyi bertaraf etme amacı güder.

HUKUKİ ŞEKİL VE KARAR SORUNU OLARAK EGEMENLİK SORUNU

Hukuki kavramlar arasından egemenlik kavramı güncel çıkarların hükmü altındadır. Genelde tarihini Bodin’den başlatırız. Ancak 16. yüzyıldan sonra çok da mantıksal bir gelişme kaydettiğini söylemek mümkün değildir. Bodin’e göre egemenlik Avrupa’nın 16. yüzyılda ulusal devletlere ayrılmasından ve mutlak hükümdarlıkla ve sosyal sınıflar arasındaki mücadeleden doğar. 18. Yüzyılda yeni kurulan devletlerin özgüvenli oluşu, Vattel’in  uluslar arası hukuk kavramı olarak oluşturduğu egemenlik kavramında kendi aksini görür.

Devlete hukuki düzen de diyebiliriz. Devlet bir temel norma atıf yapan bir atıf sistemidir.

Devlet içinde hiyerarşik bir düzen söz konusudur. Yetkiler ve haklar temelde belli bir basamaktan başlayarak alta doğru yayılır. En üstün güç ise bir kişide değil mevcut olan norm sistemi birliğinde olan egemen düzenin kendisindedir.

SİYASİ İLAHİYAT

Aslında modern devlet fikrinin bütün kavramları dünyevileştirilmiş ilahiyat kavramlarıdır. Çünkü bu kavramda ilahiyattan devlet fikrine aktarılmıştır. En net örneği olarak her şeye kadir olan Tanrı her şeye kadir olan kanun koyucu verilebilir. Olağanüstü halin hukuk için tanıdığı anlam da mucizenin ilahiyat için tanıdığı anlama benzerdir.

Modern hukuk devleti düşüncesi deizmi esas alır. Egemenin yürürlükteki hukuk düzenine doğrudan müdahalesini reddeder.

J. St. Mill ilahiyat ve hukukun birbirine paralel olan tarihinde, tarafsızlık adına ve keyfilikten duyduğu korkudan dolayı her türlü kanunun geçerliliğini vurgulamıştır. Ancak hukuki bilginin bağımsız eylemini herhangi bir pozitif yasa yığınında inşa edemeyeceğini söylemiştir. Çünkü öyle olursa tarafsızlık söz konusu olmaz.

KARŞI DEVRİMİN DEVLET FELSEFESİ ÜZERİNE

Ebedi sohbet Alman romantiklerinin kendilerine has bir özeliğidir. Novalis ve Adam Müller ruhlarını anlamaya yarayacak olan şeyin bu olduğuna inandıkları için sohbete dalarlar.

Tutucu ve gerici oldukları için Almanya’da romantik olarak adlandırılan de  Maistre, Bonald ve Donoso Cortes gibi Katolik devlet düşünürlerine göre ebedi sohbet ancak korkunç bir komikliğin fantezi ürünü olabilirdir. Çünkü onları karşı devrimci devlet felsefesine damga vuran zamanın karar verme zamanı olduğu farkındalığıdır.

Her karar iddiası anarşist için kötü olmak zorundadır. Çünkü yaşam böyle iddialarla bozulmadıkça doğru olan kendiliğinden ortaya çıkar. Bu durum kararın aleyhine karar vermeye zorlar. Ve tuhaf bir paradoks ortaya çıkar. 19. Yüzyılın en büyük anarşisti olan Bakunin’in teoride antiteolojik olanın ilahiyatçısı, pratikte ise anti diktatörlüğün diktatörü olmak zorunda bırakması gibi.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir