Genel Olarak İktidar Kavramı
• Bertrand Russell’ a göre, fizik biliminde enerji kavramı ne ise sosyal bilimlerde siyasal iktidar kavramı da odur.
• İktidar, genel ve geniş anlamıyla başkalarının davranışlarını etkileyebilme, kontrol edebilme olanağı olarak tanımlanabilir. Bir kimse, başkalarını kendi istediği yönde hareket ettirebiliyorsa, o kişi üzerinde iktidar sahibidir.
• Weber’e göre, “İktidar, sosyal ilişkiler çerçevesinde bir iradenin ona karşı gelinmesi halinde dahi yürütülmesidir.”
• Bazılarına göre iktidarın olduğu yerde politika bilimi de vardır. Ancak sınırları belirsiz olan bir alana sapmanın faydasız olduğunu savunanlara göre, politika biliminin konusu sadece siyasal iktidardır.
Siyasal İktidarın Nitelikleri
• Siyasal iktidar, ülkenin bütünü ve toplumun tamamı üzerinde geçerli olan iktidardır. Sosyal iktidardan farklı olarak bir grubu veya zümreyi değil ülkenin tamamını kapsar. Tüm ülke üzerinde bağlayıcı kararlar alır ve yürütür.
• Siyasal iktidar, ülke içinde en üstün iktidardır. Son sözü söyleme yetkisi ondadır.
• Toplum içinde maddi kuvvet ve zor kullanma yetkisine sadece o sahiptir.
• Siyasal iktidara yönetilenler tarafından rıza ve itaat gösterilir.
• Sadece çıplak kuvvete dayanan iktidar, istikrar sağlayamaz. Kuvveti hak, itaati görev haline getirmeyi bilmiyorsa, toplumdaki en kuvvetli olsa dahi sürekli üstünlük sağlayabilmek için yeterince kuvvetli değildir.
İKTİDAR = KUVVET + RIZA
• İktidar ilişkisi, kuvvet uygulama ve rıza gösterme prensibine dayanan karşılıklı ilişkidir. Yönetenlerin yönetilenlere etkilediği kadar yönetilenler de yönetenleri etkiler.
• Politika bilimi, makro politikayı (siyasal iktidar) ilgilendirdiği kadar mikro politikayı (sosyal iktidarlar) da inceler.
Siyasal İktidar ve Otorite
• Baazı yazarlara göre otorite meşru iktidar demektir.
• Otorite normal olarak kuvvete, tehdide başvurmaksızın bir iradenin yürütme yeteneğini ifade eder. Kuvvete başvurulması halinde, kuvvetin meşruluğu önceden kabul edilmiştir.
• Diğer yazarlar ise, iktidar ve otoriteyi eş anlamlı olarak kullanırlar.
Munci Kapani, Politika Bilimine Giriş, Serbest Akademi, 58. Baskı, Ağustos 2019, s. 55-74
SİYASAL İKTİDAR VE EGEMENLİK
Egemenlik Kavramının ve Klasik Egemenlik Teorisinin Ortaya Çıkışı
• Egemenlik kavramının ilk defa tanımını yapan Jean Bodin’dir. Ona göre, egemenlik, “bütün vatandaşlar ve teba üzerinde kısıtlanmayan en üstün iktidar” demektir. Aynı zamanda egemenlik tektir, bölünemez ve devredilemez.
• Egemenlik, çağdaş devletin ortaya çıkışında temel işlevi görmüştür. Öte yandan, feodalite döneminde bütünleştirici işlev görerek iktidarın rasyonelleştirilmesine sağlamıştır.
Egemenliğin Değişik Anlamları
• Egemenlik, dış egemenlik ve iç egemenlik olmak üzere ikiye ayrılır. Dış egemenlik, bağımsızlık anlamındadır.
• İç egemenlik için ise, başlıca iki değişik anlam kullanılmaktadır. Bunlar:
• Devlet iktidarının en üstün, sınırsız, bölünemez, devredilemez ve mutlak olmasıdır.
• Egemenlik, devlet iktidarının niteliğini değil fakat doğrudan doğruya kendisi onun içeriğini ve kapsamını ifade eden bir terimdir. (savaş – barış ilanı, vergi toplama, para basma vb.)
Klasik Egemenlik Anlayışı Günümüzde Geçerli Midir?
• Mutlak ve sınırsız olan egemenlik, zamanımızın hukuk devleti ile bağdaşmaz.
• Hukuk devleti, hukukla bağlı ve sınırlı bir devlet görüşüne dayanır.
• Ya hukukun üstünlüğünü ya da devlet kudretinin üstünlüğünü kabul etmek zorundayız. Bu çelişkiyi ortadan kaldırmak isteyen Alman pozitivistler, devletin kendi iktidarını yine kendi iradesiyle sınırlandırabileceğini öne sürmüşlerdir.
• Bugün için sınırsız egemen iktidar tipine, bırakalım hukuk devletini hiç bir rejimde rastlamak mümkün değildir.
• Egemenlik mahiyeti gereği tek, bölünemez, en üstün iktidardır. Bir ülkede en üstün iktidar birden fazla olmaz. Bu açıdan federal devlete kıyasla federe devletleri de devlet kabul etmemiz gerekecektir. Bu da üniter devlet ile federal devlet arasındaki temel farkı ortadan kaldırır. Bu ise federal devlet gerçeğini inkardan başka bir şey değildir.
• Klasik egemenlik teorisi, günümüzde geçerliliğini kaybetmiştir. Bugün egemenlik denildiği zaman bundan ya sadece sınırlı egemenlik kabul edilmekte ya da bu deyim devlet kudreti ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır.
• Günümüzde, uluslararası ilişkiler alanında da egemen devlet anlayışından giderek uzaklaşılmaktadır. Özellikle, evrenselleşen insan hakları konusunda, egemenlik ve iç işlerine karışmama ilkesini ileri sürmek sorumluluktan kaçmak anlamını taşır.
Munci Kapani, Politika Bilimine Giriş, Serbest Akademi, 58. Baskı, Ağustos 2019, s. 55-74
Egemenliğin Modern Karşılığı: Kurucu İktidar Kavramı
• Anayasanın üstünlüğüne dayanan rejimlerde siyasal iktidar en üstün değildir. Siyasal iktidar sınırlıdır. Sınırlar anayasa ile çizilmiştir. Şu halde, gerçek üstün iktidar anayasayı yapan iktidardır.
• Bu durum göze alınarak kurucu ve kurulu iktidar ayrımları yapılır. Egemen kudretin ancak kurucu iktidara ait olabileceği görüşünü öne sürülür.
• Kurucu iktidar, hukuk düzenini kuran, sınırlarını çizen, anayasayı yapan iktidardır. Kurulu iktidar ise, kaynağını anayasadan alan ve kullandığın yetkileri ancak anayasanın çizdiği sınırlar içinde kullanabilen iktidardır.
• Kurucu iktidar ise, “asli kurucu iktidar ve tali kurucu iktidar” olmak üzere ikiye ayrılır. Tali kurucu iktidar anayasada belirtilen şartlar dışında anayasayı değiştiren iktidardır. İradesine sınır konmuştur.
• Kurucu iktidar ise, yeni bir sistem, yeni ilkeler, yeni ideoloji getirir. Teorik bakımdan tam anlamıyla bağımsız ve üstündür.
• Kurucu iktidar teorikte her ne kadar bağımsız ve sınırsız olsa da pratikte çevreden gelen isteklerin, beklentilerin, eğilimlerin ve akımların etkisine açıktır ve açık olmalıdır. Aksi halde, ortaya koyacağı eser pek uzun ömürlü olmaz.
• Sosyal gerçeklik alanında her zaman her istediğini yapabilen, her türlü kayıt ve etkiden uzak, tamamen bağımsız ve üstün egemen bir iktidar yoktur.
Siyaset Bilimi Notları -3