Senatus
-Cumhuriyet devrinin aristokratik unsurunu senatus teslim eder.
-Cumhuriyet devrinde görevi sona eren magistralar daha sonra senatusta görev alıyorlardı. Daha önceki görevlerinde aldıkları deneyim ile bu göreve gelen kişilerin oluşturduğu meclis, her yıl değişen magistralar karşısında bir devlette bulunması gereken devamlılık unsurunu gerçekleştiriyordu. Bu deneyimli kişiler tarafından oluşan senatusun bu nedenle itibarı çok büyüktü.
-Senatus üyelerinin görevlerindeki bu devamlılık consuller üzerinde nüfuz kurmalarına yol açmıştır. Bu nedenle artık her işten önce, senatusun fikri soruluyordu.
-Senatus listesini hazırlama görevi başlarda consulde iken daha sonra bu görevi censorlar devralmıştır.
-İlk zamanlarda; pleblerin senatus üyesi olmaları mümkün değildi, ancak patricus – pleb mücadelesi sonunda plebler de magistralıklara gelme hakkı edindiler ve daha sonra magistralık görevleri bittiklerinde senatusa eski magistra unvanıyla girmeye hak kazandılar.
-Senatusun kararları danışma niteliğinde olsa da, sahip oldukları itibar nedeniyle iç ve dış siyasette devlet yönetiminde fiilen büyük öneme sahipti.
-Senatus, geçici süreli magistralığa karşı devamlı bir organı temsil eder. Ayrıca kişilerin geçici süreli magistralık görevleri sona erdikten sonra senatusa seçilmek istediklerinden dolayı magistralar senatusa her konuda danışır ve ters düşmemeye dikkat ederlerdi.
-Senatus; devletin geleneksel ve idari yapısının bir korumacısı niteliğinde olduğundan halk meclislerine gelen kanun tasarıları daha önceden senatusta görüşülür ve sonrasında halk meclisinden geçerse tekrardan senatusa gelir, senatusta onay alırsa kanun tasarıları yürürlüğe girerdi.
-Cumhuriyet devri boyunca senatus halk meclislerine karşı gücünü yitirmiş ve halk meclislerinin aldıkları kararların senatus tarafından onayı formaliteye dönüşmüştü.
-M.Ö. III.yüzyılda çıkarılan bir kanun ile senatus üyelerinin deniz ticaretiyle uğraşmaları ve vergi toplama şirketlerine katılmaları yasaklandı. Bu yüzden gelirlerini toprağa yatırmaya başlayan senatus üyeleri büyük toprak sahipleri haline geldiler.
Roma Halkı (Populus Romanus)
-Krallık devrinde Roma halkının patricus ve pleb olmak üzere iki sınıfa ayrıldığı görülmektedir. Krallık döneminin sonlarında başlayan patricius ve pleb sınıf mücadelesi Cumhuriyet devrinin başlarında da devam etmiştir. Nitekim bu mücadeleler sonucunda pleb sınıfı büyük kazanımlar elde etmiştir.
-Patriciuslar, Roma’nın soylu sınıfı olarak mülkiyet hakkına sahiptiler ve devletin vatandaşlara tanıdığı tüm hakları kullanan en üst sınıftılar.
-Plebler ise patriciusların sahip oldukları kadar hakka sahip olmayan sınıfı temsil ederlerdi. Genellikle çoğu patriciuslara ait topraklar üzerinde tarımla uğraşırlardı. Patricius – Pleb mücadelesi sonucunda plebler büyük kazanımlar elde etmişlerdir. Örneğin, bu mücadeleler sonucunda magistralıklara seçilme hakkını kazanmışlardır.
-Patricus ve pleb arasında yer alan diğer bir sınıf ise clientestir. Bunlar patriciuslara bağımlı, onlara hizmet veren sınıftır. Zamanla pleblerle kaynaşıp kimliklerini kaybetmişlerdir.
Halk Meclisleri (Comitia)
-Roma halkının devlet yönetimine katılmaları bu meclisler aracılığı ile gerçekleşirdi.
-Cumhuriyet devrindeki demokratik unsuru halk meclisleri meydana getirirdi.
-Senatus gibi halk meclisleri de kendi başlarına toplanamazlar, imperium yetkisine sahip magistralar (consul, praetor ve dictator) tarafından toplantıya çağırılabilirlerdi.
-Meclisin gündemini magistra belirler ve toplantıya yine meclisi çağıran magistra başkanlık ederdi.
Halk Meclislerinin Faaliyeti ve Kanunlar
-Halk meclislerinin faaliyetlerine yine bu meclislerin seçtiği magistralar hakimdir.
-Halk meclislerinin kendi kendilerine toplanma ve karar almak hususunda inisiyatifleri mevcut değildi. Imperium yetkisine sahip magistralar tarafından toplantıya çağırılırlar ve başkanlıkları toplantıya çağıran magistra tarafından yapılırdı.
-Halk meclislerinin kanun koyma faaliyetleri başlamadan önce toplantıya çağıran magistranın bir kanun tasarısı (latio legis) hazırlaması ve daha sonra bu tasarının ilan edilmesini (promulgatio) temin etmesi gerekiyordu. Meclislerin veya vatandaşların kanun tasarısı hazırlama ve dolayısıyla tasarıyı ilan etme yetkileri yoktu.
-Kanun teklifinin ilanı ile kanun teklifinin onaylanması arasındaki 3 haftalık süre içerisinde meclis üyeleri gayrı resmi bir şekilde veya magistra tarafından davet edilerek toplanabilirlerdi.
-Kanun teklifini onaylamak için ilan edilen günde oy verme hakkı olan vatandaşların fikri sorulurdu (rogatio). İlk zamanlarda oylar sözlü olarak verilirken daha sonra yazılı ve gizli oy usulüne geçildi. Toplantıya katılanlar oylarını küçük levhaların (tabella) üzerine yazarlardı.
-Sonuç bir görevli tarafından açıklanır ve kabul edilen kanunlar bazen toplumun öğrenmesi için ilan edilirdi (publicatio).
-Oylama ile kabul edilen kanunlar, kanun teklifini veren magistranın veya magistraların adıyla anılırdı.
-Kanunlar müeyyideleri bakımından üçe ayrılıyordu;
1.Lex Perfecta (Tam Kanun): Lex Perfecta özelliği taşıyan kanuna karşı bir işlem gerçekleştirilmesi halinde işlem ‘’batıl’’ sayılır.
2.Lex Quam Minus Perfecta (Daha Az Tam Kanun): Bu tür kanunlar yapılan işlemi geçersiz kılmaz, sadece muameleyi ceza tehdidi altına alırdı.
3.Lex Imperfecta (Yaptırımsız Kanun): Bu tür kanunlar muameleyi yasaklamasına rağmen bu yasağa aykırı hareket halinde herhangi bir yaptırım öngörmezdi.
-Halk meclisleri yargı alanında da faaliyet gösteriyorlardı. Örneğin; Roma ve çevresindeki bir mil içerisinde magistra tarafından ölüm veya kırbaç gibi cezalara çarptırılmış olan bir Roma vatandaşı cezanın kaldırılması için halk meclisine başvurabiliyordu. Roma vatandaşı halk meclisine başvurursa cezanın kabul edilip edilmemesine halk meclisi karar verirdi.
Comitia Curiata
-Yılda iki defa toplanır.
-Toplumsal önemi olan işleri icra ederlerdi.
Comitia Centuriata
-Savaş ve barışa karar verir.
-Consul, praetor ve censor magistralarının seçimini yapar.
-Kanun yapar.
Comitia Tributa
-Aedilis Curulis ve Quaestor seçimini yapardı.
-Kanun çıkarma gücüne sahipti.
Concilia Plebis
-Sadece pleb sınıfının katıldığı bir meclisdir.
-Patricius – Pleb sınıf mücadelesinin sonucunda kazanılan bir hak idi.
-Tribunus Plebisi seçerdi.
-Kanun çıkarma gücüne sahipti.
-Önceleri sadece pleblere özgü kanunlar çıkarırken daha sonra hem pleblere hem de patriciuslara uygulanabilen kanunlar çıkarma gücüne erişti.