Vesayet (Tutela): Roma hukukunda vesayet sui iuris olan impubes’ler yani baba hakimiyeti altında bulunmayan ve henüz ergenlik yaşına ulaşmamış Roma vatandaşları ve sui iuris olan kadınlar üzerinde mevcut oluyordu. Küçükler Üzerinde Vesayet Tutela İmpuberum Impubes’ler üzerindeki patria potestas ortadan kalktığı zaman vesayete ihtiyaç duyulurdu, çünkü ergen hale gelmemiş küçüğün şahsının ve malvarlığının korunması ve yönetilmesi gerekirdi. Vasi 3 şekilde belirlenirdi: Pater familias ölmeden önce vasiyetnamesinde vasi olmasını istediği kişiyi belirtirdi. Böyle bir belirtme yoksa kanuni vesayet devreye girer ve küçüğün en yakın kanuni mirasçısı vasi olurdu. Bu iki duruma göre vasi olacak kişi bulunamıyorsa praetor bizzat vasiyi tayin ederdi. Vasi, impubes’in malvarlığı üzerinde malik gibi tasarrufta bulunabiliyordu. Vasi küçüğün malvarlığının idaresinde sadece küçüğün menfaatlerini gözetecek şekilde davranmak zorundaydı. | Kayyımlık (Cura): Kayyım, bir malın idaresi veya belirli bir iş için tayin olunan kimsedir. Kayyımlık bir kişinin kısıtlanarak vesayet altına sokulması için yeterli sebep olmadığı fakat kendisinin korunması için fiil ehliyetinin daraltılması gerektiği zaman söz konusu olur. Akıl Hastaları Üzerinde Kayyımlık: Akıl hastalığı devamlı olduğu takdirde kişinin fiil ehliyeti tamamen kaldırılırdı. Ancak sui iuris iseler kayyıma gerek duyulurdu. Kayyım akıl hastasının hem şahsı hem de malvarlığıyla ilgilenmek zorundaydı. Müsrifler Üzerinde Kayyımlık: Müsriflerin fiil ehliyeti sınırlı değildi. Ancak müsrifin aile malvarlığını sorumsuzca harcamasına engel olmak üzere talep halinde praetor hacir kararı verirse müsrifin en yakın kanuni mirasçısı kayyım tayin edilirdi. Müsrifin şahsı üzerinde hakkı olmayan kayyım, sadece onun malvarlığını idare ederdi. Müsrif kendisini borç altına sokmayan, hak devrini gerektirmeyen ve kendisine hak kazandıran muameleleri tek başına yapabilirdi. |
Kadınlar Üzerinde Vesayet Tutela Mulierum Sui iuris olan yani pater familias’ları bulunmayan veya manus’lu bir evlilik yapmamış kadınlar yaşlarına bakılmaksızın vesayet altında bulunurlardı. Bu vesayetin amacı kadının malvarlığının aile yararına korunmasıdır. Vesayet kadının fiil ehliyetinin kısıtlayan bir durumdur. Bir müddet sonar kadınlar vasilerini kendileri seçeniliyor hala geldi Daha sonar İus Civile muamelelerinin öneminin azalması ile kadınlar üzerindeki vasiyetin önemi de azaldı ve ortadan kalktı | Ergen Küçükler Üzerinde Kayyımlık: MÖ. II. yüzyıla kadar ergen çocuklar fiil ehliyetini tam olarak kazanıyorlardı. Ancak ergen hale gelmenin çocukların kandırılmalarını önlemediği, bunların kendileri için zararlı olacak hukuki ilişkilere girdikleri görüldü. MÖ. II. yüzyılda çıkarılan bir kanuna dayanarak 14-25 yaş arasındaki bu küçüklerin korunması için praetor’ların bazı himaye vasıtaları tanımalarından sonra minor denilen ergen küçüklerin 3. kişilerle hukuki ilişkilerini tereddüde mahal vermeyecek tarzda yapabilmeleri için kendilerine kayyım atanmaya başlandı. Kayyım tayininde küçüğün iradesine aykırı kayyım atanamıyordu. Kayyımla kayyımlığı altındakı küçük arasında talepler vekaletsiz iş idaresi kurallarına göre halediliyordu. |
Ders notu için tıklayınız.(pdf)
Roma Hukuku Notları -11