2017 değişiklikleri ile birlikte kanun hükmünde kararnamelerin yerini cumhurbaşkanlığı kararnameleri aldı. Kanun hükmünde kararnameler normlar hiyerarşisinde kanunlar ile eşitt. Fakat olağan cumhurbaşkanlığı kararnameleri kanunların altındadır. Kanun hükmüne kararnameleri çıkarmada bakanlar kurulu yetkiliydi. KHK’nın dayanağı ise yetki kanunuydu. Yani yetki kanununa aykırı olamazdı. Yargısal denetimini ise Anayasa Mahkemesi yapmaktaydı. Cumhurbaşkanlığı kararnamesini yürütmenin tek kanadı olan cumhurbaşkanı yayınlamaktadır. Dayanağı ise bizzat anayasadır. Yine CBK’nın yargısal denetimini de AYM yapmaktadır. Cumhurbaşkanlığı kararnameleri kanunları değiştiremez ve kaldıramaz. Münhasıran kanunla düzenlenen alanlarda çıkarılamaz. Ve kanunların aşağısında olduğundan dolayı da bir kanun bir cbk’yı hükümsüz kılabilir.
Düzenleme alanları üçe ayrılır; sadece kanunla düzenlenen konular, sadece cbk ile düzenlenen konular ve son olarakta müşterek düzenleme alanı. Yani hem kanun ile hem cbk ile. Anayasada kanuna atıf yapılan tüm konular sadece kanun alanıdır.
Temel haklardan sadece sosyal ve ekonomik insan hakları cbk ile düzenlenebilir. Sosyal hakların içinde de kanuna herhangi atıf varsa o konu sadece kanunla düzenlenebilir. Hiçbir temel hak cbk ile sınırlanamaz. Anayasaya göre yasama yetkisi devredilemez. Fakat yasama yetkisinin anayasa ile cbk’ya devredilmesi bir istisnadır. KHK’ların dayanağı zaten yetki kanunudur bu yüzden yasama yetkisinin devri söz konusu değil. İdarenin düzenleyici işlemlerinin, yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesine aykırı olmaması için düzenleme başlangıcının kanun ile yapılması gerekir. Ve böylelikle esas hükümler belirlendikten sonra düzenleyici işlemler daha detaylıca konuyu işleyebilir. Sadece cbk ile düzenlenen alanlarda kanun çıkarılamayacağı yasama yetkisinin devri olarak bir örnektir. Bu yüzden cbkların mahfuz düzenleme alanı vardır diyoruz. KHK’ların yoktu.
Anayasa Hukuku Notları -32