BM’nin kurulmasından sonra savaş yasaklanmıştır. Kuvvet kullanma ve tehdit yasağı uygulanmaktadır. Soğuk Savaş silahlı çatışma içermeyen ancak gerilimli bir dönemdir. SSCB ve ABD iki kutuplu dünyanın iki güçlü devletidir. Soğuk savaşın doruk noktası Varşova paktının kurulması ile olmuştur. Yarış iki devlet için de sertleşmiştir bu döneme dehşet dengesi denilmektedir. Varşova paktına Çekoslovakya, Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Polonya, Doğu Almanya ve Arnavutluk üyedir. Yugoslavya ise bu paktın üyesi değildir. Belgede yazan amaç Nato saldırılarına karşı üye devletleri korumaktır ancak asıl işlevi sovyetlerin bölgedeki etki ve denetimini sağlamaktır. Sovyet müdahalesine hukuki kılıf yaratılmıştır.
1989 sonrası Doğu Avrupa devletlerinde komünizm çöker ve çok partili parlamenter sisteme geçilir. Bunun sonucunda bu iki bloklu siyasal yapı ortadan kalkar ancak askeri manada devam etmektedir. 1989 ekiminde pakt ülkeleri birbirlerinin iç işlerine karışmama kararı alarak Brejnev Doktrinini resmen ortadan kaldırır. 1 Nisan 1991’de pakt dağılır ve askeri anlamda da biter.
1957 yılında Sputnik uydusunun uzaya gönderilmesi ile sovyetler uzun menzilli füze yapabileceği göstermiştir. Artık Avrupa Sovyetler ve Abd arasındaki tampon olma önemini kaybetmiş durumdadır. Bunun üzerine ABD gerekirse nükleer gücünü tek başına kullanabileceğini açıklamıştır. Abd sovyetlere yakın Nato ülkelerine füzeler yerleştirmiş ve bu füzelerin kumandalarını tek başına elinde tutmuş tek yetki sahibi olmuştur. Sovyetlerden gelebilecek tehditlere karşı çok sert bir önlem alınmıştır.
Dengeler avrupa lehine gelişmiş nükleer gücün tek başına ABD’de olmasının üstüne Nükleer söz sahibi olma amacındaki Fransa Nato’nun askeri kanadından çekildiğini açıklamıştır.
Nato ve Dönüşüm Süreci
1991 yılında Roma’da zirve toplantısı yapılmıştır. Bu toplantı sonucunda stratejik konsept değişmiştir. Çünkü eski tehditler yok olmuş eski doğu blok ülkeleri Nato ya girmek istediklerini belirtmişlerdir. 1999 da yapılan zirve sonucu yeni görev alanları benimsenmiş ve Avrupa ve atlantik bölgesi dışında da Nato’nun faaliyete geçeceği kabul edilmiştir.
Yugoslavya dağılmış ve bir iç savaş sürecine girmiştir. Bosna’da silahlı çatışmalar yaşanmıştır. Takip eden günlerde bu silahlı çatışma soykırım seviyesine ilerlemiştir. 10-11 Nisan 1994’te Bosna Savaşı sırasında Birleşmiş Milletler Koruma Gücü, Gorajde güvenli bölgesinin korunması için hava saldırısı çağrısı yaptı ve NATO yönetimindeki iki ABD F-16 jeti Gorajde yakınlarındaki Bosnalı Sırp askerî komuta karakolunu bombaladı. Bu saldırı, 14 Nisan’da 150 Birleşmiş Milletler personelinin rehin alınmasına neden oldu] 16 Nisan’da bir Britanya Sea Harrier’ı Gorajde üzerindeyken Sırp güçleri tarafından düşürüldü. Srebrenitsa Katliamı’ndan sonra Sırp Cumhuriyeti Ordusu’na karşı Ağustos 1995’te Kararlı Güç adı verilen iki haftalık bir NATO bombardıman operasyonu başlatıldı.
Barış İçin Ortaklık (BİO), Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) ittifakı ile Avrupa ve eski Sovyetler Birliği ülkeleri arasında güven oluşturmaya yönelik bir programıdır. Program 10-11 Ocak 1994 NATO Zirvesinde(Brüksel) geliştirilmiş olup ; 22 ülke programa dahildir.
1991 Stratejik konsepti ile NATO genişleme kararı almıştır. 1999 Washington zirvesi ile Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti ittifaka katılmıştır. 2002’de Letonya, Slovakya, Slovenya, Estonya, İspanya, Romanya ve Bulgaristan ile müzakereler başlamış ve 2004 yılında olumlu sonuçlanmıştır. 2009 yılında ise Arnavutluk ve Hırvatistan üyelik işlemlerini tamamlamıştır. Son olarak Karadağ ve Kuzey Makedonya katılım sağlamıştır.
Kurulduğu tarihlerde görev alanı devletlerin egemen oldukları yerler olmasına rağmen genişleme süresi ve sonrasında alan dışı görevler de karşımıza çıkmaya başlamıştır. Genişleme süreciyle beraber karşımıza ortak üyeler kavramı çıkmaktadır. Bu devletler nato üyesi olmamakla beraber nato ile barış için iş birliği faaliyetleri sürdürmektedirler.
1994’de Rusya Barış İçin Ortaklık’a katılmış ve Bosna’daki Nato birliklerine katkı sağlamıştır.
1997 yılında Nato ve Rusya arasında karşılıklı ilişkiler iş birliği ve güvenliğe dair kurucu senet akdedilmiştir. Bu bir ortaklık taahüdü olarak nitelendirilmektedir. Bu senet 2002 yılında Nato-Rusya konseyi haline gelmiştir.
Akdeniz diyaloğu ile bazı Ortadoğu ve arap ülkeleri ile ortaklıklar kurulmuştur. Barış İçin Ortaklık”a benzemekle beraber güvenlik ve istikrara önemli katkı sağlamaktadır.
Avrupa Birliği
Avrupa güvenlik politikası artık sınır korunması anlayışından çıkıp sınır ötesi menfaatlerin korunması ve olumsuz gelişmeleri daha yaşanmadan önleme amacına taşınmıştır. Kosova krizinden sonra Avrupalılar ABD çıkarlarına girmeyen kendi bölgelerinde oluşan uluslararası krizler ile başa çıkabilmek için ortak askeri kabiliyet kurmayı amaçlamıştır.
Avrupa güvenlik çevresi kurmak amacıyla Batı avrupa birliğinin tekrar canlandırılması ve AB üyelerinden batı birliğine üye olmayanların katılmaya ya da gözlemci olmaya davet edilmesi planlanmıştır. 1992’de Petersberg kararları ile de barışı koruma ve kriz yönetimi konuları planlanmıştır.
Türkiye AB üyesi olmadığı için karar mekanizmasında olmayacağını öngörmüş ve veto yetkisini kullanarak Ankara Mutabakatının imzalanmasını sağlamıştır. Türkiyenin bu konudaki çekincesi özellikle Yunanistan ile Ege ve Akdeniz bölgelerinde bir çatışma yaşanması halinde Nato gücünün aleyhinde kullanılmasıdır. Mutabakat sonucu AB ordusunun AB üyesi olan ülkeler ile AB üyesi olmayan ülkeler arasında yani Nato müttefikleri arasıdanaki çatışmalara müdahale edemeyeceği kararlaştırılmıştır. Yunanistan ise buna itiraz edip Nato güçlerinin AB ülkelerine de karşı kullanılamayacağını kabul ettirmiştir.
5. Madde
5. Madde ilk defa 11 Eylül saldırıları sırasında kullanılmıştır. İlk önce 4. madde kapsamında hemen toplantı yapılmış ve ardından 5, ve 6, maddeler kapsamında Doğu Akdenizde kitle imha silahlarının devlet dışı aktörlerin eline geçmesini engellemek amaçlı operasyonlar düzenlenmiştir. Nato Afganistan’da ilk defa Avrupa dışı görev üstlenmiştir.