• Hukuki Dinlenilme Hakkı: HMK m.27’ye göre, hükme esas alınacak yahut herhangi bir şekilde ona etki edecek tüm vakıalar le sair hususlar hakkında davacı ve davalının önceden bilgi sahibi kılınması gerekir. Tarafların bilgilerine sunulmayan bir vakıaya karşı koymaları beklenemez. Hukuki dinlenilme hakkının gereği olarak ilgilinin kendi hukuki durumunu etkileyecek konu hakkında bilgi sahibi olması zorunluluğu, hakimin kişisel bilgisini kullanımını engeller.
  • Açıklama ve İspat: Bu hak birinci yönü itibariyle tarafların ve diğer ilgililerin dava ile ilgili tüm hususlar hakkında açıklamada bulunmasını ihtiva eder. Gerek iddia ve savunma gerekse bunların dayandığı vakıalar ve deliller ile dava şartları gibi usule dair konular açıklamada bulunma hakkının kapsamındadır. Bu hakkın ikinci yönü ispat hakkıyla ilgili olup aynı zamanda kanunumuzun 189. Maddesinde de düzenlenmiştir. Buna göre taraflar kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak ispat hakkına sahiptirler.
  • Dikkate Alınma: Hukuki dinlenilme hakkının tam olarak sağlanması ancak yapılan açıklamaların ve sunulan delillerin dikkate alınmasıyla mümkün olur. Dikkate alınma, yapılan açıklamaların ve sunulan delillerin mutlaka kabul edilmesi anlamına gelmez. Kabul edilmeyen yahut yeterli görülmeyen açıklama veya delillerin neden yerinde yahut yeterli görülmediğinin belirtilmesi, talebin hangi kanun hükmüne, hangi hukuki sebebe dayanılarak reddedildiğinin gösterilmesi, dikkate alınma unsurunun karşılanması bakımından yeterlidir. Bu sebeple de hükmün gerekçesiçok önemlidir.

7)Aleniyet İlkesi: Bu ilke, davanın taraflarından çok 3.kişilerle alakalıdır. Aleniyet ilkesini doğrudan ve dolaylı aleniyet olarak ikili bir ayrıma tabi tutarak incelemek mümkündür. Doğrudan aleniyet, davanın tarafları dışında isteyen herkesin yargılamayı izleyebilmesini ve hükmün açıklanması sırasında hazır bulunabilmsini ifade eder.  Bu çerçevede doğrudan aleniyet kendi içinde dinamik aleniyet ve statik aleniyet olarak ikiye ayrılır. Davanın tarafları dışında isteyen herkesin duruşmayı izleyebilmesine “dinamik aleniyet”; hükmün açıklanması sırasında açıklamanın yapıldığı yerde hazır bulunabilmesine “statik aleniyet” denir. HMK’ya göre, aleniyetin kapsamına duruşmalar ile kararların açıklanması dahildir. Aleni olan duruşmalar ile kararların kararın bildirilmesidir. buna karşılık dava dosyası aleni değildir. doğrudan aleniyet sadece ilk derece yargılamasında değil, kanun yolu yargılaması bakımından da geçerlidir.

NOT: Dolaylı aleniyet ise basının(yazılı ve görsel) duruşmalarda fotoğraf çekmesi, ses ve görüntü kaydı alıp bunu yayınlamasını ifade eder. Yani dolaylı aleniyet basın aracılığı ile sağlanan aleniyeti ifade eder. Dolaylı aleniyetin de adil yargılanma hakkının unsurlarından birisi olduğu kesindir.

8) Dürüst Davranma ve Doğruyu Söyleme yükümlülüğü: Dürüstlük ilkesi ve onun uygulanma biçimi olan hakkın kötüye kullanılması yasağı, özellikle dava hakkının ve diğer usuli yetkilerin kullanımının sınırının çizilmesi açısından belirleyicidir. Dava açma hakkı dürüstlük kuralına uygun kullanılmalıdır. Dürüstlük ilkesi sadece davanın açılıp yürütülmesi bakımından değil diğer usuli yetkilerin kullanımı bakımından da geçerlidir. Diğer yandan dürüstlük kuralına aykırılık somut durumda bir usul ilkesi de teşkil eder. Bu takdirde yargılamanın iadesi yoluna gidebilir. Gerçeği söyleme yükümlülüğünün yaptırımı kanunda bir ilke şeklinde öngörülmemiştir. Her somut olayda değerlendirilir.

9) Usul Ekonomisi İlkesi: Bu ilkenin zaman emek ve yargılama giderleri olmak üzere 3 unsuru vardır. Usul ekonomisi ilkesi zaman, emek ve masraf bakımından zaruri olanın ötesine geçilmemesini ifade eder. Bu ilke hem mahkeme hem de taraf usul işlemleri için gözetilmelidir. Bu ilkenin geçerli olması, daha ziyade somut durumda usul işleminin süresini yahut yapılıp yapılmamasını tayin noktasında hakime takdir hakkı tanınan hallerde söz konusudur.

10) Hakimin Davayı Aydınlatma Ödevi: Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu olduğu hallerde , maddi veya hukuki açıdan belirsiz ya da çelişkili gördüğü husular hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir. Bu ilkenin , taraflarca getirilme, teksif ve hakimin tarafsızlığı ilkesi ile beraber değerlendirilmesi gerekir. Hakimin davayı aydınlatma ödevine, yargılamada belirsizlik veya çelişkinin olduğu durumlarda başvurulur. Maddi açıdan belirsizlik veya çelişki çeşitli konularda, vakıalarda veya hukuki sebeplerde görülebilir. Hakim belirsiz veya çelişkili durumun giderilmesi için ilgili tarafın ayrıca delil göstermesini de isteyebilir.

11) Yargılamanın Sevk ve İadesi:  Davanın açılması, mahkeme ile taraflar arasında yeni bir usuli ilişki yaratır. Açılan davada uyuşmazlığı çözme ve hüküm verme görevi mahkemeye yüklenmiştir. Bu görevin ifası açısından bakıldığında, taraflar ile mahkeme arasındaki ilişki eşitlik esasına dayanmaz hatta açıkça kamusal karakterlidir.

12) Hakimin Hukuku Re’sen Uygulaması İlkesi: Taraflarca getirilen vakıaları soyut hukuk kurallarına altlama görevi hakime aittir. Hakim hem Türk hukukunu hem de yabancı hukuku re’sen uygulamakla yükümlüdür. Türk hukukunun uygulanması bakımından sadece yazılı hukuk kuralları değil, milletler arası sözleşmeler ile örf ve adet kuralları da bu uygulamanın içindedir.

13)Doğrudanlık İlkesi: Bu ilke, hakimin vereceği karara esas alacağı ve bunlara ilişkin delillerle şahsen karşı karşıya gelmesini ifade eder. Yani araya aracı olarak bir başka makam ya da kişi girmeden yargılamanın doğrudan doğruya davanın açıldığı, uyuşmazlığın önüne götürüldüğü mahkeme tarafından incelenip karara bağlanmasıdır.

İÜHF MEDENİ USUL KATEGORİSİ

HMK

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir