LAİK DEVLET

LAİKLİK NE DEMEK?

Laik sözcüğü Latince “laicus” sözcüğünden gelmektedir. Yeniçağda laiklik din ve devlet işlerinin ayrılığı anlamına gelir. Laiklik ilkesi 1937 yılında anayasamıza girmiştir.

Laiklik anlayışı liberal devletlerde dini ve dünyevi iktidarın birbirinden ayrılması ve kendi alanlarında bağımsız olması anlamına gelir.

DİN VE DEVLET İLİŞKİLERİ BAKIMINDAN DEVLET MODELLERİ

TEOKRATİK DEVLET

Teokratik devlette egemenliğin kaynağı Tanrı kabul edilir ve hukuk kuralları dine dayandırılarak düzenlenir.

Bir devlette tek başına resmi din olması teokratik devlet demek için yeterli değildir.

İran Anayasası teokratik devlet modeline örnektir.

MARKSİST DEVLET

Sosyalist ülkelerde din ve devlet işlerinin ayrılığından ziyade dinin tamamen yok sayılması söz konusudur.

Devlet din alanında herhangi bir sorumluluk almaz. Dini özel alana bırakır.  1963 Yugoslavya Federal Sosyalist Cumhuriyeti Anayasası’nın 174. maddesinde “ Dinsel inançlar özür olacak ve bireylerin özel işi olarak kabul edilecektir.” şeklinde belirtilmiştir.

Sosyalist devletlerde, devlet dine mesafelidir ancak din ve vicdan hürriyeti tanınmaktadır.

Arnavutluk 1976 tarihli Anayasası’nda “ateist devlet” anlayışına yer vermiştir.

LAİK DEVLET

Batı’da 16. yy.da dinde reform hareketlerinin başlaması üzerine, dini dışlamak için değil “Devlet ve Kilise” ayrılığı şeklinde meydana gelmiştir.

İncil’de geçen “Kayserin hakkını  Kaysere, Tanrının hakkını Tanrıya iade et” sözü din ve devlet işlerinin ayrılığının temelidir.

İtalya Anayasası’na göre, “Devlet ve Katolik Kilisesi, her biri düzeni içinde bağımsız ve egemendir.”

Fransız laiklik anlayışında, devletin dini kontrol etme anlayışı vardır.

Laik devlet modelinde “resmi din” anlayışına yer verilebilmekte ve resmi din diğer inançlar karşısında “eşitler arasında birinci” kabul edilebilmektedir.

LAİK DEVLETİN TEMEL ÖZELLİKLERİ

Din ve  Vicdan Özgürlüğü

Günümüzde din ve vicdan özgürlüğü uluslararası insan hakları sözleşmelerinde liberal anlayışa göre ortak bir içeriğe kavuşturulmuştur.  Uluslararası insan hakları belgelerine ve demokratik anayasalara göre din ve vicdan hürriyetinin kapsamı şöyledir:

Bir din veya inanca sahip olma ve onu değiştirebilme hakkı (içsel görünüm)

Din veya inancını açığa vurabilme hakkı (dışsal görünüm)

Din ve vicdan özgürlüğünün sınırlanması bakımından ise bir din ve inanca sahip olmak ve onu değiştirme hakkı mutlak alandır sınırlama getirilemez ancak din ve inancı açığa vurma hakkı sınırlanabilir alandır.

Hukuk Düzeninin Dine Dayanmaması

Laik devlette hukuk düzeninin dine dayanması kabul edilemez.

İnsan Hakları Komitesi, bir devlette resmi din olmasını doğrudan din ve vicdan hürriyeti ile bağdaşmaz görmemektedir. Dine dayalı devlet ile resmi din olgusuna aynı anlamı yüklemez. 

Türk Anayasa Mahkemesi uzun bir dönem bu konuda katı yorum benimsemiş ve dinden esinlenmeyi bile laikliğe aykırı görmüştür.

Bütün Din Mensuplarına Eşit Davranılması

Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 25 Kasım 1981 tarihli ve 36/55 sayılı karar ile “Din veya İnanca Dair Her Türlü Hoşgörüsüzlüğün ve Ayrımcılığın Tasfiye Edilmesine Dair Bildiri.” Bütün devletlere din ve inanca dayalı ayrımcılığı önlemek için mevzuat dahil etkili tüm tedbirleri alma yükümlülüğü getirilir.

Toplumda yaygın olan inanca “eşitler arasında birinci” (primus inter pares) sayılması ayrımcılık olarak yorumlanmamaktadır.

Belli Bir Dinin Eğitiminin Zorunlu Olmaması

İnsan hakları belgelerinde din eğitim ve öğretimi,  ebeveynlerin kendi çocuğuna istediği dini eğitimi verme hakkının bir parçası sayılır.

AİHM’e göre belli dine ve inanca dayalı olmayan bütün din ve inançlar hakkında bilgi veren din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin zorunlu olması, din ve vicdan hürriyetine aykırı değildir.

Din Kurumlarının Bağımsız Olması

Avrupa ülkelerinde farklılıklar olmakla birlikte din kurumları (kilise) ayrı bir hukuki statüde, devletten bağımsız veya özerk olduğu görülmektedir.

Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığı bir Anayasal kurum olarak devlet teşkilatının içinde yer alır. Anayasa Mahkemesi bu durumu Türkiye’ye özgü laiklik anlayışına dayandırmaktadır.

HUKUK DEVLETİ

Hukuk devleti, hukukun üstünlüğünü kabul etmiş, hukuk önünde hesap verebilir olan ve kişilere de hukuk güvenliği sağlamış olan devlettir.

Hukuk devletinin tam karşılığı “kanun devleti” değildir. Çünkü bir ülkede kanunların olması onu hukuk devleti yapmaya yetmez.

Hukuk devleti tüm organlarıyla hukuka bağlıdır. Her türlü eylem ve işlemi yargı denetimine açıktır.  Yargı bağımsız ve tarafsızdır. Hukuk devletinde tam bir hukuk güvenliği sağlanmıştır.

HUKUK DEVLETİNİN ÖZELLİKLERİ

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ

Hukukun üstünlüğü, devlette her kişi ve kuruluşun hukuk kurallarına bağlılığı anlamına gelir.

Hukukun üstün olduğu bir devlette hiçbir kişi veya kurum hukuk düzeninin dışına çıkamaz.

Anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesi de hukukun üstünlüğünün bir sonucudur.

HUKUK ÖNÜNDE HESAP VEREBİLİRLİK

Hukuk devletinde tüm kurum ve kişiler “hesap verebilir” olmalıdır. Bu anlamda hesap verebilirliğin önemli bir aracı yargı denetimine açık olmaktır.

Hukuk devletinde yargı denetimi, “hukuka uygunluk” açısından yapılır, “yerindelik denetimine” izin vermez.

Devletin işlemlerine karşı yargı yolunun açık tutulması yetmez yargı mercileri tarafından verilen kararların gecikmeden uygulanması gerekir.

Olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri yargı denetimine kapalıdır.

İnkılap kanunlarının anayasaya aykırılığı ileri sürülemez.

HUKUK GÜVENLİĞİ

Hukuk güvenliği gereği idarenin eylemleriyle kişilere zararı söz konusuysa devletçe tazmin edilmesi gerekir.

Hukuk devletinde idarenin eylemleri ve genel hukuk kuralları “ulaşılabilir, öngörülebilir ve açık olmalıdır.

Hukuk güvenliği açısından “geçmişe etki yasağı” ilkesi geçerlidir. Bu nedenle kanunların “geçmişe yürümezliği” söz konusudur.

Anayasa Mahkemesine göre bir hakkın kazanılmış olması için iki şart vardır. Bunlar; yürürlükteki hukuk kurallarına uygun bir şekilde elde edilmiş bir hak olmalı ve fiilen bütün sonuçlarıyla birlikte elde edilmiş olmalıdır.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir