İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK HUKUKU

İslamiyet öncesi Türk hukuku incelenirken başta Hun, Göktürk ve Uygur devletleri olmak üzere bu dönemdeki diğer Türk devletlerinin hukuku birlikte ele alınır.

Bu alana ait bilgi kaynakları oldukça sınırlıdır. Çin ve İran kaynaklarında bu döneme at bilgiler bulunmaktadır fakat bu bilgiler kullanılırken çok dikkatli olunması gerekir. Çünkü:

  • Bu tarihi malzemeler hukukçu olmayan kişiler tarafından yazılmıştır.
  • Genelde bu iki devletin Türklerle düşmanca ilişkileri olmuştur.
  • Çin alfabesinin kendine has zorluğu vardır.

Bu döneme ait doğrudan bilgi kaynakları oldukça azdır. Bunun sonucunda da dolaylı bilgi kaynaklarına başvurmak zorunlu hale gelmiştir. Doğu Türkistan’da bulunan Uygur dönemine ait olan belgeler doğrudan bilgi kaynaklarıdır. Uygurlar yerleşik hayata geçtikleri için hukukları son derece kapsamlı ve biçimcidir. Özellikle sözleşmelerle alakalı bilgiler Uygur yazılı kaynaklarından elde edilmiştir.

TÜRK DEVLETLERİNİN YAPISI VE İŞLEYİŞİ

Bilinen ilk Türk devleti Hun Devleti’dir. Kısmi değişiklikler olsa da daha sonraki Türk devletleri Hun Devleti’nin yapısı ve işleyişini temel almışlardır.

‘İl’, devlet sözcüğünün karşılığıdır. Türkler il olmadan önce boy ve budun şeklinde örgütlenirlerdi.

BOY: En küçük siyasi birimdir. Başkanlığı boy beyi yapar. Aile guruplarından meydana gelir. Boyun tüm ilişkilerinden (iç-dış) boy beyi sorumludur. Düşmanlara karşı boyu korumakla görevlidir. Bağımsız oldukları dönemde boy beyinin sorumluluğu artarken, bir il veya boduna bağlandıklarında sorumluluğu nispeten azalmaktadır.

BODUN: Boyların bir araya gelmesi bodunlar oluşmaktadır. Bodun beyi ‘ilteber, şad, yabgu’ gibi isimlerle anılırdı. Bodun beyinin yetki ve sorumluluğu diğer boyları da kapsamaktaydı, kendi boyu sınırlı kalmazdı. Bodun daha güçlü hale geldiğinde devlet aşamasına gelirdi.

Bazen boy çok hızlı gelişerek diğer boyları hâkimiyeti altına alıp doğrudan devlet (il) haline gelebilmekteydiler.

Devlet aşamasına gelindiğinde hakim boy veya bodun beyi, hakan olurdu ve tüm devlete hükmederdi. Devlet aşamasında boylar ve bodunlar varlıklarını belirli ölçüde devam ettirirlerdi ve devlet yıkıldığında tekrar bağımsız olarak varlıklarını sürdürürlerdi. Eski Türk devletlerinde boy-bodun şeklinde teşkilatlanma devletlerin kolayca kurulup yıkılmasına sebebiyet vermiştir.

Eski Türk devletlerinde 4 temel unsur; hakimiyet (oksızlık), ülke, halk, teşkilat

Devletin, yöneticilere Tanrı’nın emaneti olduğuna inanılırdı. Halk devletin gerçek sahibiydi. ‘Halk devlet için değil, devlet halk için’

Bugün olduğu gibi bir ordu teşkilatı yoktu. Herkes savaşmayı bilmeliydi. Askerler ücret almazdı, vatan görevi olarak görülürdü.

HAKAN

Hakanın Allah tarafından kendisine kut verildiğine inanılırdı. Hakan ulu, mübarek kişi olarak görülürdü. Bu yetki soyun bütün üyelerine babadan oğula geçerdi. Türk devletlerinde belirli bir veraset sistemi yoktu. Ailenin tamamına kut verilmişti. Bundan dolayı birden fazla kişinin tahtta hakkı bulunurdu. Hakanın ölümünden sonra hak sahiplerinden biri halk ve beyler tarafından hakan olarak seçilirdi veya kanlı taht kavgaları ve devletin bölünmesiyle sonuçlanırdı. Hakanın belirlenmesinde liyakatin de önemli rolü vardı.

Bu dönem Türk devletlerinde ikili idarenin olduğu görülmektedir. Genellikle devlet kurulduktan sonra ikiye ayrılırdı. Bir kısmın hakimiyeti hakanda iken diğer kısım hakimiyeti hanedandan bir kimseye verilirdi. Bu kişi genellikle hakanın kardeşi olurdu. Bu ikili teşkilatın farklı sebepleri vardı: siyasi- idari kolaylık sağlamak ve devletin kurucu hakanının çocukları arasında iktidar paylaşımının bir hak olması

Türk devleri ikiye bölünerek yönetilse de hakimiyet daime bir tarafa aitti, diğer taraf ona tabi idi. Örneğin, Göktürk kitabelerinde iki değil, bir tek hakandan bahsedilir.

Hakan siyasi ve idari yapının en üstünde bulunan monarktır. Ordunun komutanıdır. Kanun koyma yetkisi vardır. Kazai yetkileri bulunmaktadır. Daha çok hakanın şahsına yönelik suikast ve benzeri suçlarda yargılamayı bizzat yapardı.

Hakanın halka karşı çeşitli sorumlulukları vardı: adaletli kanun yapmak, asayiş, mali istikrarı sağlamak, aç halkı doyurmak, çıplak halkı giydirmek… Eğer bunları başaramazsa Tanrı’nın kutu geri aldığı kabul edilir ve hakan tahttan indirilirdi.

Türk devletlerinde oldukça merkeziyetçi bir yapı vardı. Boy beylerinin, kurultay ve törenin bu yapıyı yumuşattığı söylenebilir.

KURULTAY

Çok maksatlı olan toplantılardır. Devlet işleri görüşülürdü(siyasi- askeri meclis). Dini ayin ve ibadetler yapılırdı(tören). Eğlencelere sahne olunurdu(şölen).

Bunların varlığı Hun imparatoru Mete’den itibaren bilinmektedir. Kurultaylara hakan, ileri gelen görevliler, boy beyleri ve halkın önde gelenleri katılırdı.

Kurultay, İslamiyetten sonra varlığını ‘divan’ olarak devam ettirmiştir.

Savaş kurultayı, at üstünde yapılırdı. Savaştan önce veya savaştan sırasında toplanılırdı. Savaşta nasıl hareket edileceği görüşülürdü.

Göç kurultayı, göçten önce ne tarafa gidileceğine karar verilirdi.

VEZİRLER

Vezir: aygıcu, üge

Göktürler ve Uygurlarda zaman zaman kurultaya vezirin başkanlık ettiğine rastlanılmaktadır.

Göktürklerde Bilge Tonyukuk, Uygurlarda Kutlug önemli vezirlerdendir.

TÖRE

Eski Türk devletlerinde sosyal ve hukuki kuralların bütünüdür.

‘İl gider, töre kalır’. Töre, örf ve adet hukuku şeklinde bir Türk devletinden diğerine aktarılarak varlığını sürdürür.

Töre 3 şekilde oluşabilirdi.

  1. Halk içinde zamanla oluşan örf ve adetin bir süre sonra hukuki karakter kazanması ile oluşabilir. Sosyal yaptırımların beraberinde hukuki yaptırımlar da oluşur. (şahıs, aile, miras hukuku)
  2. Töre hakanın iradesiyle oluşabilir.
  3. Kurultaylarda alınan kararlar sonrası töre oluşabilir. 2 şekilde gerçekleşir. Alınan kararlar töre haline gelebilir veya var olan töre hükümleri kurultay kararı ile değiştirilebilir.

ESKİ TÜRKLERDE BAZI DEVLET GÖREVLİLERİ

YABGU: Kağanın kardeşlerinden en büyüğüdür. İkili yönetimle ülkenin diğer kısmını yabgu yönetirdi. Elçi gönderip kabul edebilirlerdi. Savaşa ve barışa karar verebilirlerdi. Fakat nihai kararı hakan verirdi.

ŞADLAR: Hükümdar soyundandır. Hükümdar ailesi içinden tayin edilirlerdi. Önemli devlet meselelerinde hükümdar ilk olarak yabgu ve şadlara danışırdı.

BUYRUK: Bugünün bakanları. Hakanın ataması ile görev alırlardı. Görevlendirildiklerinde işlerini yaparlardı. Görevden azledildiklerinden daha önce ne ile uğraşıyorlarsa onu yaparlardı.

ŞATAPIT: En yüksek görevdeki beylerdir. Babadan oğula bu unvan geçerdi. Resmi törenlerde hakanın sağ tarafında bulunurlardı.

TARHAN (TARKAN): Halk içinden yetenekleri ve hizmetleriyle yükselmiş kişilerdir. Babadan oğula görev geçmezdi.

Kutadgu Bilig Sözü Geçen Devlet Memurları

ULUĞ HACİB: Başvezir

SUBAŞI: Ordu komutanı

AGICI: Hazinedar

BİTİGÇİ: Hanın özel kâtibi. Dış işleri ile ilgilenen görevli

KAPIK BAŞLAR ER: Saray nazırı

YALVAÇ: Elçi

YARGAN: Hakim

TAPUKÇU: 2. ve 3. dereceden devlet memurları

Eski Türklerde beyler zümresi hariç halk eşitti. Beyler zümresi içinden şatapıtlar hariç görevliler irsi olarak göreve gelmezler, halk içinden göreve gelirlerdi.

Halkın büyük bir çoğunluğu hürdü. Eski Türklerde kölelik vardı. Savaş esirliğinden gelen bir kölelikti. Savaş esirleri, onların çocukları kimi zaman torunları azat edilmedikleri sürece köle olarak kalmaya devam ederlerdi.

İÜHF THT

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir