İlk İmparatorluk Devri (Principatus) (M.Ö. 27 – M.S. 284)

-Sezar’ın ölümüyle başlayan iç karışıklıklar, yeğeni Octavianus’un yönetimi ele geçirmesiyle son buldu.

-M.Ö. 27 yılında Octavianus’a Senatus tarafından Augustus (Kudretli, Büyük) unvanı verildi.

-Augustus’un kurduğu yeni rejime İlk İmparatorluk (Principatus) denilmektedir.

-Augustus imparator olduğu dönemde, kendisinden önceki her reform hareketine sahip olduğu imtiyazları kaybedecekleri düşüncesiyle karşı çıkan soylu sınıfının tepkisini çekmemek için Cumhuriyet devri geleneklerini arkasına almıştır.

-Augustus M.Ö. 43 yılında triumviratus’un oluşmasıyla elde ettiği olağanüstü yetkileri M.Ö. 27 yılında senatus ve halka iade etti.

-Augustus’un her ne kadar sadece Cumhuriyet devri yetkilerine sahip olduğu görünüşte gözükse de gerçekte birden fazla magistralığın yetkilerini de aynı anda sahip olduğu ve bu yetkilerin süresinin de sınırlı olmadığı, yani sahip olduğu yetkilerin sürekli uzatıldığı anlaşılmaktadır.

-Dolayısıyla Augustus, görünüşte yetkilerini halk meclisi ve senatustan alıyor gözükse de, gerçekte önde gelen kişi (princeps) unvanıyla Roma Devleti’ni tek başına yönetiyordu.

-Augustus yaptığı işleri anlatmak için Monumentum Ancyranum anıtı hazırlatmıştı.

1.İlk İmparatorluk Devrinde Devlet Teşkilatı

A.Magistralar

-Bu dönemde Cumhuriyet devrinde bulunmayan princeps en yüksek magistra unvanıyla yer almaktadır.

-Princeps, diğer bütün magistraların yetkilerini kendisinde toplayan Cumhuriyet döneminde bulunmayan bir magistradır.

-Bu sistemin zayıf noktası tahta çıkışta hiçbir kesin kural kabul edilmemesidir. Yani imparatorun nasıl belirleneceği konusu kesin olarak belirlenmemiş, tahttaki imparator her öldüğünde yeni imparatorun belirlenmesi sırasında karışıklıklar çıkıyordu.

-Cumhuriyet devrinden intikal eden magistralar önem ve işlevlerini yitirmişti çünkü princeps makamı zaten diğer bütün magistraların yetkilerine sahipti ve diğer magistraların ne ölçüde hareket edeceği princepse bağlıydı.

-Diğer magistraların işlevlerini kaybetmesi üzerine artık devlet işleri princeps tarafından atanan maaşlı memur kadrosu ile görülüyordu.

-Bu dönemde yeni magistralıkların ihdas olunduğu da görülmektedir. Bunlardan en önemlisi praefectus praetorio denilen imparator muhafızlarının komutanıydı.

-Praefectus praetorio zamanla Adalet Bakanı olarak görev yapmaya başlamıştı.

B.Halk Meclisleri ve Senatus

-Augustus her ne kadar Halk Meclislerini sisteme dahil etmeye çok çalışsa da devlet artık imparatorluk sınırlarına ulaştığından Halk Meclislerinin işlevi mütemadiyen azalıyordu ve sonrasında da halk meclisleri artık faaliyet gösteremez hale gelmişlerdir.

-Halk Meclisleri Augustus’tan sonra magistraları seçme yetkilerini de kaybettiler. Daha sonraki dönemlerde de kanun çıkarma yetkileri de kendilerinden alındı.

-Senatus’un durumu Augustus’un kurduğu bu yeni rejim olan Principatus ile kuvvetlendi.

-Senatus’un kuvvetlenme sebepleri:

  • Halk Meclislerinin işlevlerini kaybetmeleri.
  • Principatusun ilk yüzyılında imparatorların senatusun gücünü artırmak için tedbirler almaları.

-Halk Meclislerinin kanun koyma fonksiyonunu yerine getirememesi üzerine Senatus bu yetkiye sahip oldu.

-Magistraların seçimi de artık Senatus’un idaresi altına geçmişti.

-II. Yüzyıldan sonra ise bu durum değişmeye başladı. Princeps güç kazanmaya başlarken Senatus gücünü giderek kaybetti.

-Senatus’un gücünü kaybetmesinde etkili olan bir başka durumda Princeps’in fikrini aldığı bir danışma kurulunun (consilium principis) oluşturulmasıdır.

2.İlk İmparatorluk Devrinde Sosyo – Ekonomik Durum

-Principatus devrinin ilk iki yüzyılı Roma Devleti’nin en istikrarlı zamanıdır. Bu ilk iki yüzyıla Pax Romana (Roma Barışı) denmektedir.

-Pax Romana denilen bu ilk iki yüzyıl içerisinde geniş imparatorluk sınırları içerisinde herhangi bir karışıklık çıkmamıştır.

-Bu Pax Romana denilen barış dönemi içerisinde de hukuk ve sanat ciddi gelişim gösterdi.

-Principatus döneminde de eyaletler Romalılaşmaya başlamıştı. Kişilere, toplumlara ve eyaletlere Roma vatandaşlığı verilmeye başlandı.

-Principatus döneminde M.S. 212 yılında İmparator Caracalla Constitutio Antoniniana ile Roma sınırları içerisinde yaşayan herkese Roma vatandaşlığı tanıdı. Böylece Roma İmparatorluğu’nun içinde artık peregrinus (yabancı) kalmamıştı.

-Bu dönemde azatlılardan oluşan bir orta sınıf meydana gelmiştir.

-Cumhuriyet devrine göre de zenginlik ciddi derecede artmıştır.

-Ancak Cumhuriyet devrinde başlayan latifundium denilen geniş arazilerde üretim aksamaya başlamıştı. Bu durumun sebeplerine örnek olarak artık Roma’ya eskisi kadar köle gelmemesi gösterilebilir.

-Principatus döneminde önemli ölçüde karayolu inşaatları olmuştur.

-‘’Devlet’’ için posta teşkilatı kuruldu.

-Geniş arazilerde üretim yapan zengin sınıflara karşı geçimini buğday ve arpa ile sağlayan Romalılar da bulunmaktaydı. Ancak Pön Savaşları sonucunda Kuzey Afrika’dan halen daha ucuz tahıl gelmesi yüzünden geçimlerini güçlükle sağlıyorlardı.

-Bu dönemde devletin önemli gelirlerini vergiler (arazi vergisi, şahıs vergisi, gümrük vergisi) oluşturmuştur.

3.İlk İmparatorluk Devrinin Sonu

-Principatus devrinin zayıf noktası imparatorun belirlenmesinde açık bir usul belirlenmemesidir. Bu nedenle tahttaki imparator öldüğünde yeni imparator belirlenirken sürekli karışıklıklar çıkmaktaydı.

-Söylemek gerekir ki, princepsin gücü kanunlardan değil, güçlü otoritesinden geliyordu.

-İmparatorun belirlenmesi genel olarak halef olarak belirlenen kişiyi evlat edinmek veya ona önemli devlet görevleri verilmesi suretiyle gerçekleşirdi.

-İmparatorun yeni imparatoru belirlemesinin herhangi bir bağlayıcılığı yoktu ancak genelde imparatorun arzusuna uyulurdu.

-Mevcut imparator Aurelis’un tek oğlunun bulunması ve evlat edinmemesi üzerine Aurelis’un ölümüyle yeni imparator oğlu Commodus oldu ve monarşik idare başlamış oldu.

-Commodus, tiran tipi davranışları nedeniyle ordu tarafından öldürüldü ve artık imparatorlar ordu tarafından belirlenmeye başladı, bu nedenle ordular arasında yeni imparator belirlenirken ciddi savaşlar çıktı.

-Vergiler arttı, salgın hastalıklar vs. çıkmaya başladı.

-Tüm bu iç karışıklıklar devam ederken Roma İmparatorluğu’nun dış dünya ile olan savaşlarında zaferleri devam etmiştir.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir