İKTİDAR VE AHLAK

Aslında bu iki olguyu birbiriyle karşıt gibi görürüz. Ya da güç ahlakın karşısında olmasa da ahlakın sınırlamalarının dışındadır. Bu da dinlerin, hukukun yasa yapma ediminin esasıdır. İnsanların arasındaki farklılıkların kimilerine avantaj kimilerine dezavantaj sağlaması ve bunların düzenlemelerinin nasıl olacağı eskiden beri ilk yasalardan beri insanların gündemindedir. 

İktidar arzularınızı, isteklerinizi, hedeflerinizi tasarlayabilme ve bunları gerçekleştirebilme becerisidir. Bir şeyi isterken bunu neden istiyorum diye sormazsınız. Örneğin zengin olmak istersiniz, evlenmek istersiniz ama bunları neden istiyorum diye sormazsınız. Ancak tasarılarınızla tasarıları gerçekleştirdiğiniz gücünüz arasında Tanrı değilseniz her zaman fark olacaktır. Toplumları birbirinden ayıran da işte bu farkla nasıl baş ettikleridir. 

Gündelik hayatta ahlak dediğimiz şey kendi arzumuzu gerçekleştirme ama aynı zamanda kendi arzumuzdan vazgeçebilmemizdir. Burada da işte başkası için kendi arzumuzdan vazgeçebilme durumu söz konusudur. Bu da iktidarın fayda yönüyle ilişkilidir. 

Max Weber toplumsal eylemin aslında bir ahlaki durumu olduğunu söyler. Ahlak irrasyonel olanın rasyonalizasyonudur. 

Geleneksel eylem kavramı karşımıza çıkar. Ve geleneksel eylem devam eden geçmişten bugüne yapılan ve yapılmaya devam edendir.

Weber’e göre bir eylemi gerçeleştirmemizde iki durum vardır.

Bir eylemi salt birileri için yapıyor olma durumu. Bu durum işte değer bilinçli eylem. İrrasyonel olandan kaynak alır. Ve süreklidir.

Gaye bilinçli eylem ise bireysel fayda ve gerçekleştirmekten oluşur. Bazen herkes için de olabilir. İnsanların müşterek çıkarları için bir araya gelmesidir.

Meşruiyet, eylemlerinizle sonuçlarınız, amaçlarınızla amaçlarınız arasındaki bağlantının kabulünde bir değere dayanmak, bir müşterek çıkara dayanmakla kendine dayanmak arasındaki fark. İşte burada karizma kavramı ortaya çıkıyor Weber’e göre.

Karizma kavramı aslında bir gücün alışıldık düzeni devam ettiren otorite olarak karşımıza çıkar. 

Karizma Weber’e göre rasyonel bir temellendirmeden, bir sebep sonuç ilişkisi veya bir üst değerden ziyade meşruiyetini kendinden alır. Söyleyenin kendindendir yani meşruiyetini bizati varoluşundan alan durumdur.

Karizma, bir grubun bir topluluğun kendini diğerleri karşısında yeniden özel hissetmesini sağlayan bir ahlak durumudur. Bu manada, iktidarı bireyler arasındaki farklılıkları, eşitsizliği yeniden toparlayan yeniden anlamlı hale getiren bir durumdur. Aslında ahlak ve iktidar arasındaki çelişki biraz buralarda örtüşüyor. Yani bir anlamda herkesin uyacağı aynı zamanda herkesin kendini biricik özel hissedeceği bir şey arıyorsunuz. 

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir