İDARİ TEŞKILATA HAKİM OLAN TEMEL İLKELER
İdari teşkılata hakim olan ilkeler: merkezden yönetim, yerinden yönetim, kamu tüzel kişiliği ve idarenin bütünlüğü ilkesidir. Bu ders notunda merkezden yönetim ilkesi ve yerinden yönetim ilkesine değinilecektir.
MERKEZDEN YÖNETİM İLKESİ
Öncelikle anayasamızın 123.maddesinin 2.fıkrasında Türkiye Cumhuriyeti’nin hem çerçeve olarak hem de temel olarak idarenin iki çerçevede toplanacağını söyler: Merkezden Yönetim ve Yerinden Yönetim İlkesi şeklinde. Bu ilkeler bir anayasal ilkedir.
“MADDE 123- İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir.
İdarenin kuruluş ve görevleri, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır.
(Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.) Kamu tüzelkişiliği, kanunla veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulur.”
Merkezden yönetim ilkesi, idarenin idari faaliyetlerinin merkezdeki adına ‘başkent teşkılatı’ denilen yerde tek elden karara bağlanması ve uygulamaya geçilmesidir. Mali kaynaklar da merkezde hazinede tek elde toplanmaktadır. Başkent teşkılatında merkezden yönetimin uygulandığı sınırlı sayıda kamu görevlisi o ülkedeki idarenin işleyişi hakkında kararlar alır. Bakanlar, başkentten tüm ülkeye ulaşmış bir teşkılata ihtiyaç duyarlar buraya da merkezi idarenin taşra teşkılatı denir. Başkent teşkılatında karar verenler sınırlı sayıdadır.
Bu sınırlı sayıda yer alan başkent teşkılatında kimler olduğunu Anayasamızda 2017 öncesi ve 2017 sonrası olarak incelenir. Anayasamızın 2017 yılında yapılan değişiklik öncesinde başkent teşkılatında Bakanlar Kurulu ve Bakanlardan bahsedilirdi. 2017 yılında yapılan değişiklik sonrası karar verme mercisi Cumhurbaşkanlığına geçmiş durumdadır. Elbette bakanların karar verme yetkisi tamamen ortadan kalkmış değildir. Belirli bir oranda devam etmektedir ama Cumhurbaşkanı bu hizmet politikasına yönelik temel politikaları belirleyen üst makamdır. Türkiye özelinde başkent teşkılatını konuştuğumuzda Ankara’da bu kararlar alınır.
Merkezi yönetimde başkent teşkılatının yanında taşra teşkılatı da vardır. Taşra teşkılatı başkentin aldığı kararları uygulamaya geçiren teşkılattır. Bu teşkılata baktığımızda özerk değildir, yerinden yönetim gibi ayrı bir yapılanması söz konusu değildir, merkeze bağlıdır. Merkezin bir uzvu gibidir.
MERKEZDEN YÖNETİMİN ÖZELLİKLERİ VE YARARLARI
-Tüm idari faaliyetler merkez tarafından örgütlenir.
-Tüm kaynaklar (gelir ve giderler) merkezde toplanmıştır. Bu durum güçlü bir devlet yönetimi sağlar, devletin hizmetleri daha az harcama ile sağlanır (harcamadan verim alınması ve rasyonel olarak yapılması), hizmetlerin yeknasak bir şekilde yapılmasını sağlar. Güçlü devlet yönetim sağlamasının tarihsel bir izdüşümü vardır. Kamu gücünün ve şiddet tekelnin merkezde yoğunlaşması, merkezin o anlamda güçlenmesi modern devlet açısından önemlidir. Bunun bir yansıması üniter devlettir. Merkezi yönetimin güçlü olması ve güçlü bir devlet yönetimi sağlaması üzerine daha uzun düşündürmeyi gerektiren bir husustur. Yönetebilirliğin hangi devlet şeklinde gündeme gelceği, devlet yetkilerinin tek bir merkezde mi toplanacağı yoksa federal devletteki gibi bölünmesi ile mi sağlanacağı ülkedeki ihtiyaçlara göre sağlanır.
Türkite bir üniter devlettir. Üniter devletten bahsediyorsak: Merkez ile diğer birimler arasında yetki bölüşümünde sadece idari yetkilerin bölüşmesinden bahsedilir. Hizmetlerin daha rasyonel olması hususuna değinecek olursak. Merkezi yönetim bütçesi hazinede tüm kaynaklar toplanır ve merkez nasıl olacağını belirlemesidir. Bu da verimi artıran bir yapı olarak tanımlanmaktadır. Hizmetlerin yeknasak şekilde yürütülmesine gelirsek. Merkezi idare, kamu hizmetlerini planladığı ve yürüttüğü için ülkedeki her noktaya belirli standartta aynı hizmeti sunmak için uğraşır.
-Mali denetim tek bir merkezde toplandığı için denetim daha kolaydır.
-Merkezi aldığı kararların uygulanmasına ilişkin verilen zarardan merkez sorumludur bu şekilde kamu görevlileri yerel etkilerden kurtulur.
PART 2 ——-> https://www.hukuknotum.net/2020/11/05/idari-teskilata-hakim-olan-temel-ilkeler-part-2/