Sözleşmeler Hukuku
Hukuki İşlem ve Hukuki İşlemin Geçersizlik Sonuçları
Hukuki işlem, belirli bir hukuki sonuç doğurmaya yönelik irade açıklamasıdır. Hukuki işlemlerin geçerlilik ve etkinlik şartları vardır. Bunun yanında irade açıklaması, hukuki işlemlerin kurucu unsurudur. İrade, kişinin iç dünyası ile ilgili bir kavramdır. Hukuki açıdan ise kişinin iç dünyasındakinin hukuki sonuca ulaşma iradesidir. Ancak dış dünyaya tezahür etmelidir yani eğer iç dünyada kalırsa hukuki bir sonuç doğurmaz. Dış dünyaya açıklanmasında da iki ayrım vardır. Bunlar, dış dünyaya açıklanırken bilinç unsurunu taşıması ve taşımaması durumlarıdır. Eğer açıklama bilinci yoksa irade beyanı da olmaz. Örneğin uykusunda konuşan kişinin davranış bilinci/iradesi yoktur ve irade beyanı bağlayıcı değildir. Kişi hukuki işleme giriştiğini bilmeli ve istemelidir ancak bu şekilde irade beyanı bağlayıcı hale gelir. Sonuç olarak irade açıklaması için davranışı yapma bilinci ve hukuki sonucu bilme ve isteme bilinci unsur olarak var olmalıdır.
İrade açıklaması bazen sarih (açık) olarak bazen de zımni (örtülü) olarak yapılabilir. Susma ise hukuki açıdan kabul anlamına gelmez. Bazen de irade açıklamalarının belli şekillerde açıklanması zorunludur. Eğer bu şekil şartı yani zorunluluk yerine getirilmezse irade açıklamasından söz edilemez.
İrade açıklamasına dair bir diğer önemli husus ise açıklanan bilinçli irade beyanının muhataba iletilmesidir. Yöneltilmesi gereken irade beyanları ve yöneltilmesi gerekmeyen irade beyanları olarak bu durum ikiye ayrılmaktadır. Hukuki işlemin konusu da hukuka aykırı olmamalıdır. Hukuka uygun irade açıklaması bir hakkı kurar, değiştirir veya sonlandırabilir.
Hukuki işlemler, geçerlilik şartları bakımından tüm hukuki işlemler için geçerli olan şartlar ve bazı hukuki işlemler için geçerli olan şartlar olarak ikiye ayrılmaktadır.
Tüm hukuki işlemler için aranan geçerlilik şartları:
- Fiil ehliyetinin bulunması
- Hukuki işlemin genel ahlaka, kamu düzenine, hukuka ve kişilik haklarına aykırı olmaması
- Hukuki işlemde irade sakatlığının olmaması
Bazı hukuki işlemler için aranan geçerlilik şartlarında ise muvazaa ve gabin
bulunmaması şartları mevcuttur.
Hukuki işlemlerde ek unsurlar da denilen tamamlayıcı unsurlar da olabilir. Kurucu unsurların sonuç doğurabilmesi için tamamlayıcı unsurların da varlığı gerekebilir aksi halde eksik hukuki işlem olur. Örneğin kefalet sözleşmesinden eşin rızasının da aranması… Geciktirici şarta bağlı hukuki işlemlerde ise şart da tamamlayıcı unsurdur. Bu sözleşmede şart gerçekleştiği zaman hukuki sonuç doğmaktadır. Tamamlayıcı unsur her zaman değil bazı durumlarda vardır.
Hukuki işlemin geçersizlik sonuçlarına gelirsek, hukuki işlemin geçersiz olması durumunda bu işlem artık hukuk düzeninin korumasından yararlanamaz. Böyle bir hukuki korumadan yararlanamama durumunda da zaten hukuki işlemden söz edilemez. Hukuki işlemlerin geçersiz olmaması için unsurlarının tam olması gerekir. Geçerlik unsurlarındaki eksikliklerin müeyyideleri ise şunlardır:
- Yokluk: Hukuki işlemin kurucu unsurlarındaki eksikliktir. Hukuki işlemin kurucu unsuru ise irade açıklamasıdır. İrade açıklaması yoksa hukuki işlem yokluk yaptırımına tabidir. İşlem hiç doğmamış sayılır. Örneğin bir kişiye cebren yani zorla imza attırılması irade açıklamasının hiç olmadığı anlamına gelir ve yokluk hali vardır.
- Mutlak Butlan (Kesin Hükümsüzlük): Hukuki işlemin geçerlilik unsurlarında büyük eksiklik olmasının sonucudur. Örneğin tarafların ehil olmaması, yapılan hukuki işlemin konusunun hukuka ve aykırı olması, hukuki işlemin konusunun imkansız olması gibi durumlar… Yokluk da kesin hükümsüzlük de defi değil bir itirazdır. Bu ikisinin varlığını sözleşme taraflarından birisinin ileri sürmesi gerekmez. Bu yönden ortaktırlar. Hakim bunları re’sen göz önüne alır. Her ikisinde de söz konusu eksiklikler sonradan eklenerek düzeltilemez. Hukuki işlem her ikisinin de varlığı halinde yeniden/baştan yapılmalıdır. Aralarındaki en temel fark ise yokluğun söz konusu olduğu zamanlarda yokluğa hukuki sonuç bağlamanın hiçbir türlü mümkün olmayacağı söz konusu iken kesin hükümsüzlükte dürüstlük kuralı çerçevesinde bazen hukuki sonuç bağlanabileceğidir. Bu durum somut olaya göre değişecektir. Örneğin taşınmaz satım sözleşmesi şekil şartına tabidir. Bazen muhtar sözleşmesi denilen bir sözleşme ile kesin hükümsüz halde bir taşınmaz satım sözleşmesi düzenlenmiş olabilir. Parayı alan taraf , sonradan tekrar para alabilmek için hakkı kötüye kullanırsa hukuki düzen mağdurun menfaatini koruyacaktır. Bunun üzerine Yargıtay kararı da mevcuttur.
Bazı durumlarda ise sözleşmenin tamamı kesin hükümsüz hale gelmez. Geride kalan geçerli kısım üzerine tahvil adı altında geçerli bir işlem yapılabilir. (TBK m. 27/2) TBK m. 22 ise bunun bir uygulama şeklidir. Taraflar geçersiz olan şart olmasaydı da sözleşme yapar mıydı diye sorulur. Eğer yaparlardı denebiliyorsa kalan şartlar ile devam edilir.
- İptal Edilebilirlik: Hukuki işlemin kurucu unsurların bulunduğu ancak geçerlilik unsurlarında bir sakatlık söz konusu olduğu durumda meydana gelir. Hata, hile, ikrah (korkutma) ve gabin gibi haller sakatlığa örnektir. Buna sebep açan durumların butlan kadar kamu yararını etkilediği düşünülemez ve kamu yararından çok tarafların menfaatlerinin zarar gördüğü ileri sürülebilir. Kesin hükümsüzlükte tüm taraflar için kesin hükümsüzlük söz konusu iken iptal edilebilirlikte menfaati ihlal edilen taraf için bağlayıcılık vardır. Diğer taraftan sözleşme geçerli olarak bağlayıcıdır. Bu iptal edilebilirlik hakkı bir askıda hükümsüzlük oluşturur ve hak sahibi tarafından ileri sürülmesi gerekir aksi halde hakim tarafından re’sen dikkate alınmaz. Hakkın kullanılabilmesi için dava açmaya gerek yoktur. Hakkın kullanılmasıyla askıda hükümsüzlük, kesin hükümsüzlüğe dönüşür. İptal edilebilirlikte, kesin hükümsüzlük ve yokluğun aksine eksik işlem düzeltilerek işlem baştan itibaren geçerli hale getirilebilir.
İptal edilebilirlikte hak düşürücü süre kavramı vardır. Sakatlığın türüne göre iptal edilebilirlik belirli hak düşürücü sürelere tabidir. Hak düşürücü sürenin kanuni dayanağını da TBK m. 39 oluşturur.
- Eksiklik: Hukuki işlemin bazı unsurlarındaki eksiklikler işlemin hüküm ve sonuç doğurmasını engeller. Bu hukuki işlemin hukuki sonuç doğurması için eksiklikler giderilmelidir. Bu durumlarda kanuni temsil ve iradi temsil kavramlarıyla karşılaşırız.
Kanuni temsil, temyiz kudretine sahip küçükler ve kısıtlılarda olan temsil türüdür. Kanuni temsilcinin izin veya icazeti gerekir.
İradi temsil, bir kişinin diğerine, kendisi ile ilgili hukuki işlem yapma yetkisi tanımasıdır. Verilmiş iznin sırını aşılmışsa, hukuki işlemin geçerliliği temsil edilenin onayına bağlı olur. Temsil yetkisindeki eksiklik giderilince işlem bağlayıcı hale gelir. Eksiklikler giderilince işlem baştan itibaren geçerli olur.