4)Hakkın Kullanılması: TCK m.26/1’e göre ‘Hakkını kullanan kimseye ceza verilmez’. Hukuk düzeninin tanıdığı bir hakkın sınırları içerisinde gerçekleştirilen fiil hukuka aykırı olarak kabul edilemez. Hakkın kullanılmasının hukuka uygunluk nedeni oluşturabilmesi için bazı şartlar gereklidir.Bunlar:

Kişi tarafından doğrudan kullanılabilen sübjektif bir hakkın bulunması; burada sübjektif haktan kasıt hukuken korunan ve yararlanmanın sahibinin iradesinde olduğu haklardır. Kişiler bu haklarını doğrudan doğruya kullanabilmelidir.

Hakkın kullanılmasıyla işlenen fiil arasında nedensellik bağının varlığı; Hukukun kişiye tanıdığı hakkın kullanılması ile tipe uygun fiilin arasında bir ilişkinin olması gerekir.

Kişinin bu hakkını tanınma sebebinin sınırları içinde kullanması; Kişi hukukun kendisine tanıdığı hakkın sınırlarını aşmamalıdır.

5)İlgilinin Rızası: TCK m.26/2’e göre ‘Kişinin üzerinde mutlak suretle tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere, açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez’.İlgili kişinin gösterdiği rıza her durumda bir hukuka uygunluk nedeni oluşturmaz. Rıza açıklamasının bir hukuka uygunluk nedeni oluşturması için ilk önce  üzerinde bir tasarrufta bulunabileceği konunun bulunması gereklidir. Yani sadece kişiye ait hukuksal değerleri koruyan suç tipleri için rıza geçerlidir.

Beyanda bulunan kişinin rıza vermeye ehil olması gerekir. (Burada kast edilen anlama kabiliyetidir.) Rızaya ehliyet dediğimizde Medeni Kanunun fiil ehliyeti kurallarıyla karıştırmamak gerekir çünkü burada önemli olan ilgilinin, rızasının anlamını,öneminin ve kapsamını algılama durumunda olabilmesidir.

İlgilinin rıza beyanında bulunmuş olması gereklidir. Rıza beyanı açık veya zımni, yazılı veya sözlü olabilir fakat bu rıza açıklaması kesinlikle suçtan önce veya suç tamamlanmadan yapılmış olmalıdır. Yani fiil işlendiğinde geri alınmamış olmalıdır.

Varsayılan rıza: Varsayılan rıza, ilgilinin rızasının zamanında alınamadığı, fakat ilgili kişiye sorulsaydı, rıza göstereceğinin kabul edildiği durumlardır.Hasta rıza açıklayamayacak durumdaysa ve adına rıza verecek kişi yoksa, acil durumlarda rıza olmaksızın yetkili kişinin tıbbi müdahalede bulunması varsayılan rızaya örnektir.

Tıbbi Müdahalenin Hukuka Uygunluğu: Doktorların tıbbi müdahalesinin hukuka uygun olabilmesi için bazı şartlar gereklidir;

Yetkili kişi tarafından teşhis, tedavi ve koruma amacıyla yapılan bir tıbbi müdahalenin varlığı,

Tıbbi müdahaleyi yapacak kişi mutlaka kanunen yetkili olmalıdır,

Hastanın rıza vereceği konuda yeterince aydınlatılmış olması ve rızasını açıklamış olması gereklidir.

­*NOT*: Rıza açıklama yeteneğinde önemli olan, kişinin rıza verdiği tıbbi müdahaleyi bütün risk ve sonuçlarıyla anlayabilecek durumda olmasıdır. Rıza yeteneğinde yaş belirleyici değildir. Eğer kişinin rıza verme yeteneği yoksa bu durumda kanuni temsilcilerinin rıza vermesi gereklidir.

Genel sağlığın söz konusu olduğu hallerde koruma amacıyla mevzuatta kişilerin rızası aranmaksızın tıbbi müdahale yapılabileceği düzenlenmiştir. Örneğin günümüzdeki gibi bir salgın hastalığın söz konusu olduğu hallerde yayılmasının engellenmesi amacıyla aşı yapılması gerekiyorsa rıza aranmaz.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir