HAKLARIN KULLANILMASI VE DÜRÜSTLÜK KURALINA UYMA ZORUNLULUĞU
Bir hak dürüstlük kuralına aykırı kullanılırsa kötüye kullanılmış olur.İki terim birbirine çok bağlıdır.
Dürüstlük Kuralı: Bir kimseden namuslu,dürüst,makul bir insan olarak beklenen davranıştır.Davranışın niteliği toplumdaki ahlaki ölçülere,adetlere ve hakları sağlayan ilişkilerin amacına göre belirlenir.Dürüstlük kuralı değişik dönemlerde çeşitli hukuk düzenlerinde uygulanmış eski bir kuraldır.Uygulanma alanı her hukuk düzeninde aynı değildir.Hukukumuzda bu kuralın en önemli uygulama alanlarından biri hukuki işlemlerin yorumlanmasıve borçların ifası kısmıdır.
Dürüstlük kuralı hukukun her alanında daima dikkat edilmesi gereken bir temel hukuk ilkesidir.
HAKLARIN KÖTÜYE KULLANILMASI
Birinin hakkını kullanması kendisine yarar sağlarken aynı zamanda başkasını zarar uğratabilir,güç duruma düşürebilir.Örneğin bir arsa sahibi arsasında imar kurallarına uygun bir şekilde apartman yaptırabilir fakat yapılan bina arkadaki binanın manzarasını kapatabilir.Bu hakkın kullanılmasının normal ve katlanılması gereken sonuçlarından biridir.Dolayısıyla hakkın kötüye kullanımı durumu yoktur.
Hak sahibi hakkını kullanmada tamamen serbest değildir.Bir hakkın amacına aykırı kullanılması dürüstlük kuralı ile örtüşmez ve hak kötüye kullanılmış olur.Örneğin Medeni Kanun eşlere mal ortaklığı denilen bir mal rejimini kabul etme imkanı tanımıştır.Bir eş öleceği sırada önceki evliliğinden çocuklarının miras hakkını azaltmak için eşiyle böyle bir ortaklık sözleşmesi yaparsa sözleşmeyi yapma ve mal rejimini seçme hakkını amaca aykırı biçimde yani kötüye kullanmış olur.
- Hakların kötüye kullanılması haksız bir davranışla karıştırılmamalıdır.Her ikisi de hukuken onaylanmayan davranuşlardır fakat hakka dayanmayan davranışta bir hakkın kullanılması durumu bile yoktur.Hakkın kötüye kullanılmasında ise hak sahibi sıfatıyla hak kötü kullanılmaktadır.
HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMA HALLERİ
1)Prensip: Bir hakkın kötüye kullanılıp kullanılmadığı somut olayın kendi şartlar göz ününde bulundurularak belirlenir.Hakkın kötüye kullanıldığını kabul etmek için failin kusurlu ve özellikle zarar verme kasdının bulunması zorunlu değildir.Zara vermek kasdı bulunmadığı halde hakkın kötüye kullanıldığının kabul edildiği olaylar da vardır.Birine zarar verilmiş olması veya zarar tehlikesinin olması da hakkın kötüye kullanıldığının kabul edilmesi için şart değildir.Örneğin kanuna karşı hile bulunan kötüye kullanma hallerinde başkasına verilmiş zarar olamayabilir.Hakkın kötüye kullanılıp kullanılmadığı her olayın kendi şartları içinde araştırılmalıdır.
2)Hakkın Kötüye Kullanıldığını Gösteren Durumlar:
Bu durumlar dörde ayrılır:
A)Hakkın kullanılmasında meşru bir menfaat bulunmaması:Hakkın hak sahibine menfaat sağlamak için değil de başkasını zarara sokmak,zor duruma düşürmek veya gayrimeşru kazanç sağlamak üzere kullanılması durumunda hak kötüye kullanılmış olur.Örn arsa sahibinin kendisine hiçbir ihtiyacı olmayan bir duvarı sırf diğer binadaki insanların görüş alanını kısıtlamak amacıyla yaptırması.Hakkın kullanılmasında hak sahibi için aynı değerde başka imkanlar varken hakkın başkasına zarar verici tarzda kullanılması kötüye kullanma sayılabilir.
B)Hakkın kullanılmasının hak sahibine sağlayacağı menfaat ile başkasına vereceği zarar arasında aşırı oransızlık bulunması:Hiç kimse hakkını kullanırken bundan elde edeceği fayda ile karşı tarafın uğrayacağı zararı karşılaştırmak ve dengelemeye çalışmak zorunda değildir.Fakat aşırı bir oransızlık varsa bu hakkı kötüye kullanma olarak sayılabilir.Mesela kiracının sözleşmesi yasal olarak sona ermiştir ve ev sahibi de evden çıkmasını istemiştir ama kiracı ölümcül bir hastalıktadır ve yer değiştirmesi hayati tehlike oluşturmaktadır böyle bir durumda ev sahibi hala çıkması için zorlarsa hakkın kötüye kullanılması olur.
C)Kendi ahlaka aykırı davranışına dayanarak hak kullanılması:Kimse kendi ahlaka aykırı davranışına dayanarak lehine sonuç çıkaramaz ve talepte bulunamaz.Mesela bir kimsenin karşı tarafı borcunu ödeyeceği vaadiyle başka tekliflerle oyalayarak zamanaşımı süresini veya hak düşürücü süreyi geçtikten sonra kendisine karşı dava açılınca zaman aşımını öne sürmesi hakkın kötüye kullanılmasıdır.
D)Uyandırılan güvene aykırı davranışta bulunulması:Birinin davranışlarında tutarlılık bulunmasını gerektiren bir hukuk kuralı yoktur.Fakat bir kimse hukuki ilişkide karşıdakine güveni verdiyse artık davranışına ve uyandırdığı güvene karşı çelişkili bir tutum takınamaz ve sonraki davranışında karşıdakine hayal kırıklığı yaratamaz aksi halde hakkın kötüye kullanılması durumu sayılabilir.Bu durum ‘’çelişkili davranış yasağı’’olarak da adlandırılır.