HAKLARIN KAZANILMASINDA İYİNİYETİN ROLÜ

İYİNİYET KAVRAMI:

Eski medeni kanunda dürüstlük kuralı ve iyi niyet anlamına gelen hüsnüniyet kavramı kullanılıyordu bu durum anlam kargaşasına yol açıyordu

Doktrinde MK M.2deki hüsnüniyeti objektif hüsnüniyet MK M.3tekini ise subjektif hüsnüniyet olarak adlandırmıştır.

Objektif hüsnüniyet hakların kullanılması ve borçların ifasında dürüst olmayı subjektif hüsnüniyet ise hukuki sonucun meydana gelmesinde buna ait engeli bilmeme ve bilemeyecek durumda olmayı ifade ediyor.

Yeni medeni kanunda bu kargaşa giderilmiş madde 2 dürüst davranma ele alınırken madde 3te iyiniyet kavramına yer verilmiştir.

Ancak yine de iyiniyetin temelinde de doğru dürüst davranma fikri vardır.Bir kişi hakkı kazanmasına ait engeli bile bile hareket etmişse dürüstçe davranmadığı için bu kişiye iyiniyetli diyemeyiz.

İsviçre Türk Medeni Kanununda da sadece engeli bilenin değil bilmesi gerekenin de iyiniyet iddiasında bulunamayacağını belirtmesi (MK M.3/2) subjektif nitelikli iyiniyetin gerçekleşmesini objektif iyiniyete bağlamaktadır.

Güncel olarak iyiniyet kavramını bir hakkın kazanılmasına ya da hukuki sonucun gerçekleşmesine ait engeli bilmemek veya bilebilecek durumda olmamak şeklinde tanımlanır.

Hakkın iktisabı konusunda gerekli unsurun gerçekleşmemesi iktisabı engellerken gerekli unsuru kişi bilmiyor ve bilecek durumda değilse kişi eksikliğin etkisine karşı korunur.

  • MK Madde 988 – Bir taşınırın emin sıfatıyla zilyedinden o şey üzerinde iyiniyetle mülkiyet veya sınırlı aynî hak edinen kimsenin edinimi, zilyedin bu tür tasarruflarda bulunma yetkisi olmasa bile korunur.
  • MK Madde 1023- Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.

Bazen iyiniyetin koruyucu etkisi hemen gerçekleşmez.Belli sürenin geçmesine bağlıdır

  • Bir kimsenin isteği dışında çıkmış malı üçüncü kişinin iyiniyetle iktisap edebilmesi kazandırıcı zamanaşımına bağlıdır.
  • MK 989/1  Taşınırı çalınan, kaybolan ya da iradesi dışında başka herhangi bir şekilde elinden çıkan zilyet, o şeyi elinde bulunduran herkese karşı beş yıl içinde taşınır davası açabilir. 
  •   MK burada iyiniyetli kişiyi değil gerçek maliki korur.Bu yüzden iyiniyetli kişi belli bir süre sonra koruyucu etkiyi görebilir.MK 988’ten farklı bir işleyiş söz konusudur.

Bazı durumlarda iyiniyet hakkın kazanılmasını sağlama dışında rol oynadığı durumlar vardır

  • Hükümsüz bir evlilikte butlan davası açılmasına engel olur (MK 147/3)

Bazı durumlarda iyiniyetli kişinin korunması,iş hayatındaki güveni sağlar,kamu yararıyla ilgilidir.

Bazen kişinin kendi hareketleriyle yarattığı durumun sonuçlarına katlanma fikri,iyiniyetli kişinin korunmasının sebebini teşkil eder.

  • Temsil yetkisi bitmiş kişiden temsil belgesini almayan kişiye karşı iyiniyetli üçüncü kişi korunur.

!!! İyiniyetli kişi kanunun öngördüğü hal ve ölçülerde korunur.

  • İşlem ehliyeti olmayan biriyle yapılmış hukuki işlem hükümsüzdür.Yararlanmak isteyen kişi işlem ehliyeti olmadığını bilmese de bilecek durumda olmasa da işlemi geçerli kılamaz.İyiniyet hükümsüzlüğü önleyecek tarzda koruyucu etki tanımamıştır.
  • Hak sahibi olmayan bir kişinin yaptığı tasarruf işlemi, tasarruf yetkisi eksikliği nedeniyle geçersizdir. Buna karşılık: gerçek hak sahipliğini ve buna bağlı olarak tasarruf yetkisi eksikliğini bilmeyen ve gerekli özeni gösterse dahi bilecek durumda olmayan kişinin, bu iyiniyeti hukuk düzeni tarafından korunur.
  •  Taşınmazlar üzerindeki mülkiyet ve diğer ayni hakların varlığı ile bunlara ilişkin hak sahipliği tapu sicilindeki kayıtlara göre belirlenir.Tescil talebinde tapuda malik gözüken kişi bulunabilir.Kayıtlardaki yanlışlık ya da tapu sicili dışında devrin yapılmasıyla gerçek malik olmayadabilir.Bu durumda tapuda malik görünen kişinin tasarruf yetkisi yoktur.
  • Bu durumlarda MK 1023 kapsamında iyiniyet tam olarak korunur.
  • İyiniyetin tam korunduğu bir durum da para ve hamile yazılı senetlerin kazanılmasıdır. MK. 990 hükmüne göre; para ve hamile yazılı senetleri devreden kişi gerçek malik olması bile, devralan, bu kişinin malik olmadığını bilmiyorsa ve bilecek durumda değilse tasarruf yetkisi eksikliğine rağmen para ve hamile yazılı senetlerin mülkiyetini kazanır.

Yine MK. 988’e göre: “Bir taşınırın emin sıfatıyla zilyedinden o şey üzerinde iyiniyetle mülkiyet veya sınırlı aynî hak edinen kimsenin edinimi, zilyedin bu tür tasarruflarda bulunma yetkisi olmasa bile korunur.”

Emin sıfatıyla zilyet, malikin kendi mülkiyet hakkını ve eşya üzerindeki fiilî hâkimiyetini (zilyetliğini) koruyacağı inancı ile bir taşınırı teslim ettiği kişidir. Taşınır eşyayı emin sıfatıyla zilyet sıfatıyla elinde bulunduran bu kişi, eşyayı bir başkasına devreder veya eşya üzerinde bir sınırlı aynî hak tesis ederse, tasarruf yetkisi bulunmadığından kural olarak, bu işlem geçersizdir. Ancak, eşyayı devralanın veya eşya üzerinde sınırlı aynî hak kazananın iyiniyetini kanun korumuştur.

!!! Para ve hamile yazılı senetler dışındaki taşınırların çalınması, kaybolması ya da malikin iradesi dışında başka herhangi bir şekilde elden çıkması hâllerinde, bunların zilyetliğini malik olmayan kişilerden devralan kişilerin iyiniyeti kısmen korunmuştur.

İYİNİYETİN İSPATI

Bir kişinin, somut olayda bir hususu bilmediğini ispatlamasının güçlüğünü göz önünde tutan kanun koyucu MK. 3’te iyiniyetin varlığını karine olarak kabul etmiştir. Bir kişinin, bir hususu bildiğini ispatlamanın güçlüğü de kanun koyucu tarafından dikkate alınmıştır. Bunun için Medenî Kanun’da, iyiniyet karinesinin yalnızca bir hususun bilindiğinin ispatı ile değil, ayrıca hâlin gerektirdiği özen gösterilmiş olsaydı bilinebilecek olduğunun ortaya konulması yoluyla da çürütülebileceği ifade edilmiştir.

Bir kimse, bulunduğu konum itibarıyla bildiği ve bilmesi gerektiği bütün hususları göz önünde tuttuğunda, bir hukukî sonucun doğmasına veya bir hakkın kazanılmasına ilişkin engeli öğrenebilecektiyse, iyiniyetli olarak kabul edilemez.

Her somut olayda gösterilmesi gereken özenin ölçüsü dürüstlük kuralı göz önünde tutularak hâkim tarafından belirlenecektir.

!!!Temsilci aracılığıyla yapılan işlemlerde, hem temsil edilenin hem de temsilcinin iyiniyetli olması gereklidir.

!!! Bir tüzel kişinin söz konusu olduğu durumlarda, tüzel kişinin iradesini açıklayan organı (MK. 50) oluşturan kişilerin hepsinin iyiniyetli olması gereklidir.

!!! Birlikte (müşterek) bir hukukî işlem gerçekleştiriliyorsa, bir tarafı teşkil eden bütün kişilerin iyiniyetli olması şarttır.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir