GENEL MAHKEMELER

a)Sulh Hukuk Mahkemeleri: 5235 sayılı kanunun 4. Maddesine göre, hukuk mahkemeleri, sulh hukuk ve asliye hukuk mahkemeleri ile özel kanunlarla kurulan diğer hukuk mahkemelerdir, tek hakimlidir. HMK m.4’e göre, sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer ya da tutarına bakmaksızın aşağıdaki davalara bakmakla görevlidir:

-Kiralanan taşınmazların, kira ilişkisinden doğan alacakları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar, Buna göre kira sözleşmesinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlık ile bunlara karşı açılan davalar sulh hukukta görülür. Her iki tarafın tacir ve kira sözleşmesinin ticari işletmeleriyle ilgili olduğu uyuşmazlıklar da sulh hukukta görülür. Fakat taraflar arasında kira sözleşmesi olmadan, bir malın kullanımı sebebiyle tazminat talep edilecekse sulh hukukun görevlerine girmez.

Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davalar, söz konusu hüküm hem taşınır hem de taşınmaz mallar üzerindeki birlikte mülkiyetin sona erdirilmesine ilişkin davalara sulh hukuk tarafından bakılmasını öngörmektedir.

-Taşınır ve taşınmaz mallarda sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davalar, mala zilyet olan kimsenin açmış olduğu davada  ileri sürdüğü talep, şahsi veya ayni bir hakka dayanmakta ise bu davalar sulh hukuk mahkemesinde görülür.

– HMK ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hakiminin görevlendirdiği davalar, HMK 383.madde gereğince, sulh hukuk mahkemeleri, aksine hüküm bulunmadıkça çekişmesiz yargı işlerinde genel görevli mahkeme konumundadır.

**NOT**: Sulh hukuk mahkemelerinin genel mahkeme olarak nitelendirilmesinin 2 sebebi vardır: İlki bakacakları işler her ne kadar kanunlarla özel olarak sayılsa da sayılan dava ve işlerin belli bir alana özgü olmaması sebebiyle uzmanlaşmadan söz etmek mümkün değildir. Çok farklı alandaki işlere genel olarak sulh hukuk mahkemesinin bakması öngörülmüştür. İkincisi, bütün çekişmesiz yargı işi açısından HMK’da sayılsın veya sayılmasın, aksine düzenleme olmadıkça sulh hukuk mahkemeleri görevlidir.

b)Asliye Hukuk Mahkemeleri: Medeni yargıda genel kural asliye hukuk mahkemelerinin görevli olmasıdır.  Bu nedenle asliye hukuk mahkemeleri özel hukuk ilişkilerinden doğup, sulh hukuk mahkemelerinin görevleri dışında kalan ve kanunların özel mahkemelere bırakmadığı her türlü dava ve işlere bakar. Sulh hukuk mahkemesi veya özel bir kanun hükmü gereğince, bir özel mahkeme açıkça görevli tayin edilmiş olmadıkça, davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi esastır. Çekişmesiz yargı işleri bakımından genel görevli mahkeme sulh hukuktur.

III-GÖREV KURALLARININ HUKUKİ NİTELİĞİ

İdari birtakım işlemlerle, bazı işlerin mahkemelerin görev alanına sokulması veya kanunen mahkemelerin görevine giren bir hususun, idari makamlara bırakılması mümkün değildir. İkincisi görev kuralları kamu düzenindendir. Buna bağlı olarak da görev kurallarına uyulup uyulmadığının mahkemece, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir. Taraflar da her aşamada mahkemeye görevsiz olduğunu hatırlatabilir. Mahkemenin görevli olması aynı zamanda mahkemeye ilişkin bir dava şartı oluşturur. Bu sebeple, dava şartlarının yargılama esnasında ileri sürülmesine ve incelenmesine ilişkin genel düzenleme(HMKm.115) görev bakımından da uygulanır. Dava kendisinde açılmış bulunan mahkeme gerek taraflardan birinin itirazı üzerine ve gerekse re’sen gözetilerek, yapacağı inceleme sonucunda görevsiz olduğu kanatine varırsa, görevsizlik kararı verir.

IV- GÖREVSİZLİK KARARI VE BU KARAR ÜZERİNE YAPILACAK İŞLEMLER

Esasa ilişkin nihai kararlar bakımından istinaf kanun yolunun açık olduğu davalarda verilen görevsizlik kararına karşı istinaf yoluna gidebilir. Görevsizlik kararı aynı zamanda, süresi içinde istinaf yoluna müracaat edilmemesi veya kanun yolundan feragat edilmesi üzerine de kesinleşir. Görevsizlik kararı verilmesi halinde, taraflardan birinin bu karar verildiği anda tebliğ tarihinden, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi halde dava açılmamış sayılır ve görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren  mahkemece bu konuda re’sen karar verilir. Eğer söz konusu mahkemeye 2 hafta içinde karaı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilirse, davaya görevli mahkemede devam edilir.

Görevszilik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde, davaya görevli mahkemede devam sağlamaya ilişkin talep yeni bir dava açmak anlamına gelmez. Daha çok görevsiz mahkemede açılmış bulunan davanın devamına yöneliktir. Dosya kendisine gönderilen mahkeme, şayet görevsizlik kararı kanun yolu incelemesinden geçmişse bu kararla bağlıdır. Dosya kendisine gönderilen mahkemenin davaya devam etmesi durumunda, daha önce görevsiz mahkemede yapılmış bulunan taraf usul işlemleri geçerli sayılır. Görevsizlik kararından sonra, davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine de o mahkeme hükmeder.

**NOT**: Görevsizlik kararı üzerine süresi içerisinde başvurulmaması halinde, davanın açılmamış sayılması kendiliğinden ortaya çıkan bir sonuçtur.

Görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren işlemeye başlayan 2 haftalık süre içinde bu kararı veren mahkemeye müracaat edilmemesi durumunda, görevsiz mahkemede açılmış bulunan davada  mahkemenin bu durumu tespit ederek, söz konusu davanın açılmamış sayılmasına re’sen karar vermesi gerekir. Davanın açılmamış sayılmasıyla, davanın açılmasına bağlı bütün hukuki sonuçlar da kendiliğinden ortadan kalkar.

İÜHF MEDENİ USUL HUKUKU

HMK

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir