DEVLETİN ÜLKESİ
Ülkelerin egemenlikleri ve diğer topraklardan ayrılmasını sağlayan güzergah sınır olarak adlandırılmaktadır. Bunun yanı sıra ayrım çizgisi de vardır, sınırların sahip olduğu statüye sahip değillerdir.
Devletler aralarındaki sınırları iki yöntemle belirleyebilir. Bunlardan biri antlaşma diğeri ise üçüncü bir kişiye havale şeklindedir. Harita üzerinde belirlenen sınırlar genelde teknik bir sınır komisyonu tarafından arazi üstünde işaretlenir.
2. KARA ÜLKESİ
Devletler ilke olarak egemenliklerini sahip oldukları kara parçası ile ilişkilendirir. Ek olarak kara parçası ile ilişkilendirilmiş hava ve deniz alanları da devletlerin egemenliğindedir.
Uluslar arası insan hakları hukukunun sonucu olarak devletler kendi ülkesindeki insanların bazı haklarını ihlal edemez.
Kara parçası ile ilişkilerindirilebilen dağlar, vadiler, ovalar, barajlar, doğal kaynaklar vs o devletin egemenliği altındadır.
2.1. NEHİRLER, GÖLLER VE ULUSLAR ARASI AKARSULAR
Kara parçası ile ilgili olan su kaynakları bazen tamamıyla bir devletin ülkesinde bulunur. Bu sulara iç sular denmektedir, devletin egemenliğine tabidir. Bazen, bu sular birden fazla devletin ülkesinde bulunmaktadır.
Kendi topraklarında uluslar arası akarsuyun kaynağı olan devlete üst kıyıdaş, ondan ortaya çıkan suyun devamını kendi ülkesinde bulunduran devlete alt kıyıdaş denir.
Mutlak ülke bütünlüğü kuramı, aşağı kıyıdaş devletlerine akarsuyun doğallığına dair her şeyi üst kıyıdaştan talep etme yetkisi verir. Bu durumda üst kıyıdaşın hakkı fazlasıyla sınırlanır.
Mutlak ülke egemenliği kuramı, devletler kendi egemenliği altındaki suları, diğer hiçbir devleti düşünmeden dilediği gibi kullanabilir.
Günümüzde geçerli olan temel prensip, ister yukarı ister aşağı kıyıdaş olsun akarsudan yararlanma hakkı olduğu yönündedir. Uzantısı olarak hakça ve makul kullanım ilkesi de denilebilir. Buna ek olarak kayda değer düzeyde zarar vermeme prensibi de devreye girmektedir. Zarar vermeme yükümlülüğü mutlak bir yükümlülük değildir. Ortaya gelen zararda devletlerin rızası ya da zararlarının tazmini değerlendirilir.
2.2. KANALLAR
Kanallar, doğal olmayan ve iki deniz alanını bağlayan su yollarıdır. Aşağıdaki uluslar arası belgelerle statüleri belirlenmiştir.
Süveyş Kanalı-1888- İstanbul Sözleşmesi
Panama Kanalı-1903- Hay-Bunau Sözleşmesi
Kiel Kanalı-1919-Versailles Antlaşması
3. HAVA ÜLKESİ
Birinci Dünya Savaşı’na kadar olan süreçte ve savaş sırasında daha çok teamül hukuku hali alınmıştır. Bu teamül hukuku kuralı 1944 tarihinde Şikago Uluslar arası Sivil Havacılık Konvansiyonu’na her devletin ülkesi üzerindeki hava sahasında tam ve münhasır egemenliği olduğu şeklinde belgelendirilmiştir.
1953 yılında Lissitzyn teamül hukukunu uygulamaya hava sahasına izinsiz giriş yapan hava aracının hareketlerini kontrol altına almada ülkenin egemeni olan devlet, hava aracı ve içindekileri gereksiz ve makul olmayan büyük bir tehlikeye maruz bırakmamalıdır şeklinde yorumlamıştır.
Bunun yanı sıra uluslar arası sivil uçakların uçmasına ilişkin düzenlemeler de yine Birleşmiş Milletlerin uzmanlık kuruluşu olan Uluslar arası Sivil Havacılık Örgütü ile gerçekleştirilmektedir.
Hava sahası dışındaki uzay alanı ülkenin sayılmamaktadır. Devletin egemenlik yetkilerini burada kullanabilmesi mümkün değildir.
4. DENİZ ÜLKESİ
Uluslar arası hukuk kıyı devletlerine kıyıdan itibaren 12 deniz milini geçmediği sürece karasuları ilan etme yetkisi vermektedir.
B. ÜLKENİN KAZANILMASI VE KAYBEDİLMESİ
1. İŞGAL
Tarihte sahipsiz ülkelerin edinilmesi için kullanılan bir yöntemdir. Bu toprak üzerinde ilk defa egemenlik tesis edilmesi gerekmektedir. Bugün sahipsiz bir arazi kalmadığı için günümüzde geçerli bir yöntem değildir. Keşif ise ayrı bi toprak edinme yolu sayılmaktadır.
2. ARAZİ OLUŞUMU
Bir devletin ülke sınırları içerisinde doğa olayları neticesinde arazi oluştuğu takdirde sınırlarında kaldığı devlete aittir. Aynı şekilde toprak kaybı da yine devletin sınırlarını ilgilendirir.
3. ZAMANAŞIMI
Başka bir devlete ait olmasına rağmen o devlet üzerinde uzun süreler iyi niyetle egemenlik kurmuş devletin artık o toprak üzerinde söz hakkının olmasıdır. Palmas Davası tarihsel örneğidir. Günümüzde böyle bir şey pek mümkün değildir.
4. FETİH VE İLHAK
Bir devletin egemenliğinin diğer devlete geçmesi amacıyla kuvvet kullanılması durumu toprak kazanmadır. Devletin bu ülke parçasını kuvvet sonucu kendisine katması ise ilhaktır. BM kuvvet kullanarak toprak elde etmeyi uluslar arası hukuk kurallarına aykırı bulduğu için günümüzde mümkün değildir.
5. YARGI KARARLARI
Ülkeye ilişkin uyuşmazlık durumunda uluslar arası bir mahkemeye gittiğinde verilen yargı kararı sonucu toprak kazanılabilir.
6. DEVİR
Bir devlet kendi rızasıyla başka bir devlete egemenliğindeki toprağı devredebilir ya da o devlete katılabilir.