CUMHURİYET DÖNEMİ ANAYASAL GELİŞMELER
Osmanlı Dönemi anayasal gelişmelerinin Cumhuriyet Dönemi anayasacılığına büyük katkıları
olmuştur. Bugünkü idari teşkilatlanmamızın temeli Tanzimat Dönemi’ne kadar gider. Şekli anlamda ilk
anayasamız yine Osmanlı Dönemi’nde olan Kanuni Esasi’dir. 19.yy. da liberal ideolojiye dayalı modern devlet düşüncesi ile mutlak monarşilerin bir kısmı meşruti
monarşiye geçmiştir. Osmanlı İmparatorluğu da meşruti monarşiye geçmiş ancak birinci dünya
savaşında kaybedince sistem yerleşememiştir. Egemenliğin misakı milli sınırları içerisinde tam
yerleşebilmesi için 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edilmiştir.

1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu


Geçiş dönemi anayasası olarak kabul edilmiştir.

YAPIM KOŞULLARI
Birinci Dünya Savaşı’nın kaybedilmesinin ardından Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandı. Bu
Osmanlı Devleti’nin devam ettiğinin göstergesidir. Ancak ateşkese rağmen anadoluya haksız işgaller
oldu. Bu işgallere karşı direniş hareketleri çıkmaya başlamıştır. Padişah ve hükümet Osmanlı
İmparatorluğunun savaşa girme nedenini İttihat ve Terakki Fırkasına bağlamıştır. Bunun üzerine
İstanbul’da işgalde bulunan itilaf devletleri tutuklanmasını istedikleri ittihatçıları belirlemişlerdir.

İttihatçıların önde gelen isimleri Mehmet Talat, Enver ve Cemal Paşalar yurt dışına kaçmıştır.
Bu dönemde milli bir devlet fikri vardır ve dünyaya duyurulmaya çalışılır. Ancak bu devlet yeni bir
devlet kurulacak değil Osmanlı Devleti kurtarılarak yapılacaktır.
Mustafa Kemal Samsun’a çıkar.
Anadolu’da işgallere karşı başlamış olan direniş hareketleri kurumsallaşma sürecine girer. Erzurum ve
Sivas Kongreleri sonrası “Heyet-i Temsiliye” oluşur. Sonrasında ise 23 Nisan 1920 tarihinde Büyük
Millet Meclisi kurulur.
Mustafa Kemal Heyet-i Temsiliye adına Ankara’da olağanüstü yetkilere sahip bir meclis için seçimler
yapılmasına ilişkin “İntihap Tebliği” yayınlamıştır. Bu tebliğde “Bu davet millet adına yapılmaktadır.”
denilmesi Heyet-i Temsiliye’nin egemenlik yetkilerini üstlendiğini gösterir.
23 Nisan 1920 tarihinde Büyük Millet Meclisi açılmıştır. En yaşlı üyesi olan Şefik Bey başkanlığında ilk
oturum yapılmıştır. Milletvekilleri padişahı, halifeyi ve milleti koruyacaklarına dair yemin ettikten
sonra göreve başlamışlardır.
YAPIM YÖNTEMİ
Büyük Millet Meclisi kurulduktan sonra 1876 Anayasası’nabağlı hareket etmemiştir. Milletten aldığı
asli kurucu iktidar yetkisine dayanarak 1921 Anayasası yapılmıştır. 1921 Teşkilat-ı Esasi’ye Kanun özel
bir karar sayısı aranmadan kabul edilmiştir.

Mustafa Kemal “Kanun-i Esasi’nin 1921 Teşkilatı Esasi’ye Kanunu’na aykırı olmayan hükümlerinin
geçerli olduğunu” bildirmiştir.
1921 TEŞKİLAT-I ESASİYE KANUNU’NUN GENEL ÖZELLİKLERİ
1) Yumuşak ve Çerçeve Anayasa
1921 Anayasası 23 madde ve bir madde-i münferidden oluşan kısa ve çerçeve bir anayasadır. Bu
özelliği geçiş dönemi anayasası olması ile açıklanabilir.
2) Millet Egemenliği
“Hakimiyet bila-kayd-ü şart milletindir.” Yazılı anayasacılık anlamında millet egemenliği ilkesine ilk
defa yazılı olarak yer verilmiştir.
3) Meclis Hükümeti Sistemi
4) İstiklal Mahkemeleri
Olağanüstü hal yargılamaları yapılmıştır.
5) Cumhuriyet’in İlanı
Önce saltanat kaldırıldı. Sonra Cumhuriyet’i ilan edecek BMM seçimleri yenilenmiştir. Ardından BMM
asli kurucu iktidar yetkisini kullanarak Cumhuriyet’i ilan etti.

1924 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu
Olağan bir meclisin olağan bir yasama sürecinde kabul ettiği bir anayasadır.
Yeni sistemin ideolojisini belli etmiştir.
YAPIM YÖNTEMİ
Olağan bir meclisin kurucu iktidar yetkisini kullanmasına bir örnektir.
Meclisin aldığı bir kararla anayasanın “salt çoğunluğun üçte iki çoğunluğu” ile kabul edilmesine karar
verilmiştir.
1924 Anayasası Temel Özelliklerib
1) Atatürk İlkeleri
1924 Anayasası’da “Türkiye devleti bir Cumhuriyettir.” denilmiştir.
Devletin dini İslamdır ibaresi 1928 yılında çıkarılmıştır.
“Türkiye Devleti Cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, laik ve inkılapçıdır. Resmi dili Türkçedir.
Makarrı Ankara şehridir.”
Atatürk ilkelerinin Atatürkçülük şeklinde ifadesi 1961 Anayasası’nda olmuştur.
2) Kuvvetler Ayrılığı Görevler Birliği Sistemi1924 Anayasası meclis hükümeti ile parlamenter sistem arasında karma bir model oluşturmuştur.
3) Yargılama Kuvveti
Mahkemeler millet adına egemenlik yetkisi kullanan ayrı bir kuvvet olarak düzenlenmiştir. “Kuvve-i
Kazaiye” olarak nitelendirilmiştir.
1876 ile 1924 Anayasaları arasında yargıya dair benzerlikler bulunur.
Divan-ı Ali adında yüksek mahkemeye yer verilmiştir.
Laiklik ilkesi doğrultusunda dini mahkemelere son verilmiştir.
4) Türklerin Temel Hakları
1924 Anayasası’nın 88. maddesinde “Türkiye din ve ırk ayırt etmeksizin vatandaşlık bakımından
herkese Türk denir.” denilmektedir.
5) Çok Partili Dönem

9 Eylül 1923 Cumhuriyet Halk Fırkası
1923’ten 1950 yılına kadar iktidarda kalmıştır.

17 Kasım 1924 Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası
Cumhuriyet Dönemi’nin ilk muhalefet partisidir.
Atatürk’ün eski silah arkadaşları olan Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele ve
Adnan Adıvar’ın öncülüğünde kurulmuştur.
Şeyh Said İsyanı gerekçe gösterilerek çok kısa bir süre sonra kapatılmıştır.
Atatürk’e İzmir’de yapılması planlanan İzmir Suikastı girişimi sonrası içlerinde Kazım Karabekir ve Ali
Fuat Paşa’nın da bulunduğu Kurtuluş Savaşı’na katılan bazı paşalar tutuklanmış ve idamla
yargılanmışlardır. Ancak Kazım Karabekir ve Ali Fuat Paşa Atatürk’ün “özel affı” ile kurtulmuştur.

12 Ağustos 1930 Serbest Cumhuriyet Fırkası
1930 yılında ekonomik krizin giderek büyümesi sonunu Atatürk yakın arkadaşı Fethi Bey’i bir
muhalefet partisi kurmakla görevlendirmiştir.
CHP’ye karşı muhalefetin merkezi haline gelmiştir. Bunun üzerine Mustafa Kemal ile görüşen Fethi
Bey Dahiliye Vekaleti’ne verdiği “fesih beyannamesi” ile partiyi kapatmıştır.

18 Temmuz 1945 Milli Kalkınma Partisi
Nuri Demirağ tarafından kurulmuştur.
Çok partili hayata geçişin zemini olmuştur.

7 Ocak 1946 Demokrat Parti
Çok partili hayata geçişin simge partisidir.
Kurucuları arasında Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Tevfik Koraltan yer almıştır.
İlk çok partili seçim 21 Temmuz 1946 yılında yapılmıştır. “açık oy, gizli sayım” uygulandığından
seçimler tarihe “şaibeli seçim” olarak geçmiştir.
1950 yılında seçim kanununda değişiklik yapılmıştır. “ Gizli oy, açık sayım” ilkesi kabul edilmiştir. 14
Mayıs 1950 tarihinde yeni bir seçim yapılmış ve DP kazanmıştır. Türkiye’de ilk kez çok partili
demokratik bir seçim yapılmıştır.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir