Cumhurbaşkanı tüm hükümet sistemlerinde devletin başıdır. Fakat cumhurbaşkanının yetkileri sistemden sisteme göre değişmektedir. Parlamenter sistemlerde cumhurbaşkanında yetkisizlik asılken başkanlık sistemlerinde ise yetki asıldır. Ülkemizde 2017 değişikliği ile beraber yürütmenin tek kanadı olarak cumhurbaşkanı kalmıştır. Hükümet politikalarını belirler ve taraflı bir şekilde yasama organından katı biçimde ayrılmıştır. Sorumluluğu konusuna gelince ise cumhurbaşkanının parlamenter sistemlerde sorumluluğunun olmadığını görüyoruz.

A-) SİYASİ SORUMLULUK

Yürütmenin yasama karşısındaki sorumluluğu olarak açıklamak mümkün. Parlamenter sistemleri düşünelim; hükümet meclisin içinden çıkıyordu ve haliyle hükümet kime karşı sorumluydu? Meclise karşı. Siyasi sorumluluğun müeyyidesi görevden almaktır. Parlamenter sistemlerde meclis, hükümeti güvensizlik oyuyla ve gensoruyla görevden alabilir. Cumhurbaşkanı için ise böyle bir durum yok çünkü sorumsuz kanat. Evet o da meclis içinden seçiliyor ama tarafsız olduğu için ve hükümet politikasıyla bir ilgisi olmadığı için siyasi sorumluluğu yok.  Parlamenter sistemlerde yine biliyoruz ki cumhurbaşkanı meclisi feshedebiliyor. Bizde 45 gün içinde hükümet kurulamazsa (güvenoyu alamazsa) cumhurbaşkanı meclisi feshediyordu ve genel seçimlere gidiyordu ülke. Fakat şimdi ne değişti? Anayasa    

2017 değişikliği ile birlikte başkanlık sistemine geçiyoruz. Yürütmenin yasama karşısındaki sorumluluğuna siyasi sorumluluk demiştik. Yürütmede sorumlu tarafı meclis görevden alabiliyordu. Fakat şimdi yürütmenin sorumlu kanadı olarak sadece devlet başkanı belirlendi. Ve sert kuvvetler ayrılığı var. Devlet başkanını kim seçiyor? Halk seçiyor. Haliyle siyasi sorumluluk kime karşı olacaktır? Seçene karşı, yani halka karşı. Halk sandıkta cumhurbaşkanından memnun değilse cevabını verecektir. Seçimleri yeneleme siyasi sorumluluk olarak değerlendirilemez. Çünkü parlamento bu kararı alırsa kendisi de seçimlere gidecek. Ve 3/5 nitelikli çoğunluğun arandığı düşünüldüğünde (oldukça zorlaştırıldı) bu çok mümkün değil. Çoğunluğun artırılma sebebi başkanlık sistemlerinde, organların görev süresini bitirme anlayışından süregeliyor. 

B-) CEZAİ SORUMLULUK

Hukuk devletinde işlenen her suçun bir müeyyidesi olacaktır, kaçınılmazdır. Cumhurbaşkanının siyasi sorumluluğundan bahsederken halka karşı sorumlu olduğundan bahsettik. Cezai sorumluluğu da elbette hukuk devleti ve hukuk güvenliği ilkesi gereğince vardır. 

Fakat parlamenter monarşilerde kralın veya padişahın cezai sorumluluğu yoktur.

Cumhuriyet sistemlerinde ise devlet başkanının görev suçu ve kişisel suç ayrımı vardır. Genellikle görev suçları için meclis soruşturması yolu benimsenirken kişisel suçları için dokunulmazlık kurumu mevcuttur. Bizim ülkemizde 2017 değişikliği ile birlikte cumhurbaşkanının hem görev suçu hem de kişisel suçları için yüce divan yolu gözükmektedir. Bu da oldukça zorlaştırılmıştır;

Soruşturma açılması için 301 vekil teklif etmeli,

Önergenin kabul edilmesi için 360 vekil evet demeli,

Yüce divanda yargılanmasına geçilebilmek için ise 400 vekil onay vermelidir.

Yüce divana sevk edilen cumhurbaşkanı seçimleri yenileyemez. Seçilmeye engel suçtan hüküm giyerse cumhurbaşkanlığı düşer. Cumhurbaşkanlığı bitince de görevi sırasındayken işlediği kişisel veya görevsel suçlar için yüce divan yolu işlemektedir.