FİİL (HAREKET)
Herhangi bir suçun varlığından bahsedilebilmesi için ortaya konulmuş bir hareketin söz konusu olması gerekir. Bir suçun var olabilmesi için en önemli şart bir fiilin varlığıdır (nullum crimen sine actione).
HAREKETİN FONKSİYONLARI
Hareketin Sınırlandırma İşlevi
Ceza hukuku bakımından önem içermeyen, ceza hukukunun ilgi alanında olmayan hareketlerin, hareket tanımı içerisinde yer almaması gerektiği ifade edilmektedir.
Hareketin Sınıflandırma İşlevi
Ceza hukuku bakımından önemli olan tüm hareketleri içermesi gerekmektedir.
Hareketin Bağlayıcılık İşlevi
Hareket kavramının, tipiklik, hukuka aykırılık ve kusurluluk kavramlarını kendisine bağlayabileceği bir niteliğe sahip olması gerekmektedir.
HAREKET TEORİLERİ
Doğal Hareket Teorisi
Bu teoriye göre hareket, dış dünyada bir değişikliğe neden olmuş iradenin ürünü olan insan davranışıdır. Doğal hareket teorisine göre hareketin taşıması gereken üç özellik vardır. Bunlar;
- İnsan davranışı olmak zorundadır. Bir hayvanın yapmış olduğu davranışlar hareket olarak nitelendirilemez.
- Bedensel bir davranış olması gerekmektedir. Dış dünyaya yansımamış olan yalnız insanın iç dünyasında düşünmüş olduğu şeylere hareket denilemez.
- Hareket iradenin egemenliği altında meydana gelmiş olmalıdır. Yani bedenin yapmış olduğu şey iradenin bir ürünü olmalıdır.
Bu teorinin eksik yönü ihmali hareketi açıklayamamasıdır.
Gai (Final) Hareket Teorisi
İnsanın nedensellik bağı konusunda bir bilgisi söz konusudur. Bu nedenle insan yaptığı hareketlerin sonuçlarını tahmin etmesi mümkündür. İnsan iradesinin ürünü olan davranışı belli bir amacı gerçekleştirmeye yönelik olarak meydana getirir. Bir kimsenin bir davranışı yapmasının amacı olmalıdır. Ancak bu teori ihmali ve taksirli suçları açıklamakta eksik kalmaktadır. Örnek olarak bir hemşirenin hastaya yanlış iğne yapması verilebilir. Hemşirenin amacı kişiye ihtiyacı olan ilacı verip iyileşmesini sağlamaktır, hastayı öldürmek gibi bir amacı yoktur.
Sosyal Hareket Teorisi
Hareket sosyal açıdan önem taşımalıdır. Bir davranış sosyal bakımdan önemli ise ceza hukuku bakımından hareket olarak nitelendirilir. Ancak bu görüşte davranışın sosyal açıdan önemli olup olmadığını ortaya koyacak net bir ölçütün olmaması eleştirilmektedir. Çünkü aslında her insan davranışı sosyal açıdan önem arz etmektedir.
Kişisel Hareket Teorisi
Hareket, kişinin manevi ve ruhsal dünyasını dışa yansıtmasıdır. İcrai veya ihmali hareketler, kasıtlı veya taksirli davranışlar insanın kişiliğinin bir ürünü olarak meydana gelmektedir. Bu hareket teorisinin hareket kavramına yüklenen üç fonksiyonu da açıklayabilir olduğu kabul edilmektedir. Günümüzde çoğunluk tarafından benimsenmiş görüştür.
HAREKET KAPSAMI VE HAREKET YETENEĞİ
Hareket yeteneği kişinin yaptığı hareketlerin ceza hukuku bakımından önem taşıyacak nitelikte olup olmamasıdır. Kişinin hareket yeteneği söz konusu değilken meydana getirdiği eylemler ceza hukukuna göre hareket olarak adlandırılmaz.
Hareket yeteneği ve kusur yeteneği birbirine karıştırılmamalıdır, aynı anlama gelmemektedirler. Örneğin akıl hastalarının veya çocukların kusur yetenekleri yoktur ancak hareket yetenekleri söz konusudur.
Hareket yeteneğine gerçek kişiler yani sadece insanlar sahiptir. Bu nedenle tüzel kişiler ceza hukuku bakımından hareket yeteneğine sahip değildirler. Bu durumun sonucu olarak da tüzel kişilere ceza yaptırımı uygulanmaz ancak güvenlik tedbiri uygulanır (TCK 20/2).
Kişinin hareket yeteneği bulunması durumunda dahi bazı davranışların hareket kapsamı içerisinde sayılıp sayılamayacağı tartışmalıdır:
Refleks hareketleri, iradenin bir ürünü olarak ortaya çıktıklarında ceza hukuku bakımından hareket sayılır. Örnek olarak bir kimse araç kullanırken yüzüne arı konarsa onu uzaklaştırmak ister ancak direksiyonu bırakıp bunu yaparsa ve bir yayaya çarptığı taktirde taksirli yaralamadan sorumlu olur. Ancak kişiye elektrik verildiğinde gösterdiği refleks hareket olarak nitelendirilmez.
Otomatik hareketler, kişinin belli bir süre devamlı yapması sonucu öğrendiği ve yaparken düşünmediği hareketlerdir. Örnek olarak otomobil süren bir kimsenin frene ya da gaza basması verilebilir.
Öfke durumunda meydana getirilen eylemler ceza hukuku bakımından hareket sayılır.
Tehdit altında işlenen fiiller iradi olmasıyla birlikte bu irade zorlanmış bir irade olduğu için soruna kusur incelemesiile çözüm bulunur.
Uyku halinde kişinin yaptığı hareketler önemlidir. Bir anne uyku sırasında çocuğun üstüne gelip onu havasız bıraktığı için ölümüne neden olursa ceza hukuku bakımından iradenin ürünü olan bir hareket yoktur. Ancak uykuya geçmeden önceki dikkatsiz davranışı nedeniyle ceza sorumluluğu söz konusu olabilir.
Hipnotik telkin altındaki kişinin davranışları ceza hukuku bakımından hareket olarak adlandırılır. Ancak böyle durumlarda kişilerin kusur yeteneği ayrıca incelenmelidir.