AYM’nin iptal davası veya itiraz yoluyla kanunun anayasaya aykırılığına ilişkin davalarda red kararı vermesi sadece 10 yıllık tekrar başvuru yasağı sonucunu doğurur. Anayasanın 153. Maddesi ise iptal kararlarının hukuki niteliği hakkında düzenlemeler getirir.

İptal kararı verme yetkisi AYM’ye anayasa ile verilmiştir. Fakat AYM, yokluk kararını da yorum yoluyla verebilmektedir. İptal ile yokluğun farkı ise en basitinden şöyle açıklanabilir: Yokluk, hukuk düzeni içinde bir hukuki işlemin hiç gerçekleşmemiş kabul edilmesidir. İptal ise iptal kararı verilene kadar o hukuki işlemin geçerliymiş gibi tüm sonuçları doğurması.

AYM 2014 tarihli bir kararında yokluk dahiline; “parlamento iradesi olmaması” ve “parlamentoya verilmeyen bir yetkinin fonksiyon gaspı suretiyle kullanılması” şeklinde 2 durum almıştır.

AYM 2018 tarihli bir kararında ise sadece “parlamento iradesinin olmaması”nı yokluk sebebi saymıştır. Hukuki pozitivizm görüşüne uyan yokluk kapsamı budur.

Fakat öğretide tartışılan konu daha çok, AYM’nin yorum yoluyla yokluk kararı verebilip verebilemeyeceğidir. Çünkü anayasa AYM’ye sadece iptal yetkisi tanımıştır. Bu konuda hukukçular ikiye ayrılmıştır. Fakat bir normu iptal etme yetkisi, onun geçerliliğini tespit etme yetkisini içinde barındırdığından AYM’nin yokluk kararı verebilmesi düşünülebilir.

A-) AYM KARARLARININ KESİNLİĞİ

Hukuk devletinde tüm mahkeme kararları kesindir. AYM’de bir mahkeme olduğu için AYM kararları da kesindir. AYM’nin kararları yasama, yürütme, yargı organlarını ve idareyi bağlar. AYM kararlarına karşı olağan veya olağanüstü kanuni yollara başvurulamaz. AYM kararları hem şekli hem maddi açıdan kesindir.

Öğretide tartışılan konu; iptal davasına veya itiraz yoluna konu olan kuralın iptal edilmesi halinde meclis tarafından veya yürütme tarafından tekrar kabul edilip edilemeyeceğidir. Eğer iptale konu olan hususlar giderilmeden tekrar aynı hüküm kabul edilecek olursa AYM 153/son fıkrasına göre iptal kararı verecektir. AYM 2013’den önce hem hümü hem gerekçe açısından böyle kararlar vermekteydi. Fakat 2013 yılından sonra bağlayıcılığın sadece hüküm kısmıyla ilgili olduğuna ilişkin karar değiştirdi. Yani bu şu demek oluyor: Yasama organı sadece gerekçelere aykırı bir şekilde benzer normu tekrar kabul edebilir. Bu değişiklik yasakoyucu gibi hareket etmeme ilkesi gereğine daha uygundur.

B-) KARARLARIN GEREKÇELİ OLMASI

Hukuk devleti gereğince tüm mahkeme kararları gerekçeli olur. İptal kararları da gerekçesiyle birlikte resmi gazetede hemen yayımlanır. Burada yine biliyoruz ki “hüküm” kısmı herkes için bağlayıcıdır evet. Ancak mahkemenin kararına ilişkin “gerekçe” kısmı bağlayıcı mıdır, tartışılan konu bu. Genel mahkemelerde hüküm bağlayıcı, gerekçe bağlayıcı değildir ancak AYM kararları da böyle mi?

AYM’ye göre: Anayasa madde 153’de bahsedilen “AYM kararları kesindir” hükmü hem gerekçe hem hüküm kısmının bağlayıcı olduğunu gösterir. Bu sadece Anayasa Mahkemesi’ne özel bir durumdur. AYM kararları hüküm ve gerekçe kısmına göre farklı muamele göremez.

Doktrine göre: Sadece hüküm kısmı kesin hüküm içerir yani bağlayıcıdır. Hüküm kısmının bağlayıcı, gerekçe kısmının bağlayıcı olmadığı tüm mahkemeler için kuraldır. AYM’ye ayrıcalık getirmek isabetsizdir.

AYM’nin son yorumu da doktrini kabul eder niteliktedir. Yani sadece hüküm kısmının bağlayıcı olduğu yönünde içtihat değişikliğine gitti söylenebilir.

C-) KANUN KOYUCU GİBİ HAREKET ETMEME

Anayasa 153 “AYM, bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanunkoyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.”

Anayasa bu hükmünde AYM’nin yerindelik denetimi yapamayacağını, sadece hukua uygunluk denetimi yapabileceğini vurgular.

AYM taleple bağlı kalmak şartıyla başka gerekçeyle aykırılığa karar verebilir. Bunu esas denetiminin kapsamını anlatırken açıklamıştık. AYM’nin kanun koyucu gibi hareket etmemesi gereği kuvvetler ayrılığının bir esasıdır. Yargı ile Yasamanın ayrılmasına bir örnektir. AYM bir kararında; iptale söz konusu olan hükmün “kamu yararı” içerip içermediğini incelemiştir yoksa kamu yararını gerçekleştirip gerçekleştirmedini değil. (yerindelik denetimi yasağı)

D-) İPTAL KARARLARININ YÜRÜRLÜĞÜ

Anayasa 153/3-5 “Kanun, cbk, içtüzük ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının resmi gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde AYM, iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın resmi gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez. İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda, TBMM, iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncleikle görüşüp karara bağlar. İptal kararları geriye yürümez.

AYM’nin verdiği iptal kararına konu olan norm fıkralardan da anlaşılabileceği gibi kararın resmi gazetede yayınlandığı an yürürlükten kalkar. İptal kararları ex nunc’dur.

• İptal Kararlarının Yürürlük Tarihini Erteleme

İptal kararlarının yürürlük tarihinin 1 yıl ertelenmesi rastlanılan bir durumdur. 1 yıllık erteleme hakkını kullanan AYM kararını bekleyen genel mahkeme önündeki davada hangi kuralı uygular? Davayı erteleyecektir.

Diğer bir hususta şu ki; bizim hukukumuzda bir kanunu yürürlükten kaldıran kanun AYM’ce iptal edilirse yürülükten kalkan kanun hayat bulmaz. Fakat karşılaştırmalı hukukta buna rastlamaktayız.

• İptal Kararları Geriye Yürümez

İptal kararları ileriye dönüktür. Ex nunc. Bunun gayesi; kazanılmış hakları korumak, hukuk güvenliği ve hukuk düzeninin istikrarını korumak olarak açıklanır. Fakat ceza hukukuna ilişkin lehe değişimler ex tunc’dur. AYM ise geçmişe dönük olmamasını devlete güven ilkesi ile bağdaştırmaktadır.

Yargılaması bitmemiş davalarda ise genel mahkemeler AYM kararlarını beklemektedirler. Bunun detayları itiraz yolunda açıklanmıştı.

• Yürürlüğü Durdurma Kararı

İptal kararı resmi gazetede yayınlanana kadar iptale konu olan kural yürürlüktedir. Fakat bu kural iptale konu olduğu için anayasaya aykırı olması ihtimal dahilidir. Bu yüzden bu kuralın AYM’ye gittikten sonra uygulanması geri dönülemez olumsuz sonuçlara yol açablir. Bu yüzden AYM’nin bu normun uygulanmasını durdurmaya yetkisi var mıdır, yok mudur?

Öğretide farklı görüşler bulunmakla beraber, AYM 1994 yılında verdiği bir karar ile, AYM’nin bu konudaki hukuk boşluğunu yorumla dordurabileceğini savunur. Gerekçe olarak da birçok argüman ileri sürmüştür. Bunları tek tek açıklamak uzun süreceği için hafifçe değinmekte fayda var;

+ Uygulamayı durdurma, yargı ,işlevinin doğasında vardır. Bu yüzden AYM’nin bu yetkiyi kullanmasını koruma önemli olarak yorumlamalıyız.

+ AYM, iptal kararı verebiliyorsa yürütmeyi durdurma kararını gayet tabii verecektir. Çünkü iptal kararı durdurmaya göre daha ağır bir yaptırımdır.

+ Genel mahkemeler bile AYM kararı gelinceye kadar davalarını erteliyorsa yüksek bir mahkeme olan AYM’nin rahatlıkla bu normun uygulanmasını durdurma yetkisine haiz olması gereklidir.

AYM’nin bu tutumu doktrinde eleştirilmektedir.

Anayasa Hukuku Notları -44