AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKU

Avrupa Birliği hem hükümetler-arası hem de milletlerin üstünde bir niteliğe sahiptir. Avrupa Birliği ulusüstü talepleri belli çerçevelere sokan hükümetler arası bir örgütlenmedir. Birliğin hukuki özelliği sadece 27 ülkeyi bir araya getirmesinden ötürü değil ekonomik sosyal ve siyasal açıdan sağlam ve bağlayıcı bir hukuki yapı ile bakabilmesidir.

Günümüzde tartışma konusu olan bir durum vardır bizin ilgilendiğimiz hukukun hangisi olduğudur. Avrupa birliği hukuku mu yoksa Avrupa topluluğuna uygulanan hukuk olan avrupa topluluğu hukuku mu ya da hepsinden ayrı olarak topluluk müktesebata mı ilgili olduğumuz konusu tartışmalıdır.

AVRUPA TOPLULUĞUNUN KAYNAKLARI

Topluluk hukuku kaynakları ikiye ayrılmaktadır. Bunlar ise şunlardır: Öncelikli olarak Avrupa topluluğu’na oluşturan hukuk ve ayrıca onlar tarafından oluşturulan hukuk olarak iki ayrı kategoride incelenmektedir. Bu ayrım dışında kaynakları  incelediğimizde kurumları oluşturan anlaşmalar yan anlaşmalar bu kurumlar tarafından yaratılan hukuk ile kararları görüşleri ve Avrupa Topluluğu Adalet divanı’nın genel ilkelerini kapsamaktadır.

Avrupa Topluluğu hukukunun kaynakları bakımından ilk ayrım kurumları oluşturan anlaşmalardan oluşmaktadır, bu anlaşmalar ise şunlardır: Avrupa Topluluğu Antlaşması, Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu Anlaşması, Avrupa Ekonomik Topluluğu Anlaşması ve  Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu. Avrupa topluluğunda ortak bazı kurumların sözleşmesi birleşme Antlaşması üye devletlerin katılımı için çeşitli eylemler Bütçe Anlaşması Avrupa Tek Senedi Avrupa Birliği Maastricht Anltaşması  Amsterdam Antlaşması ve Nice Antlaşması ve Lizbon Antlaşmasıdır

Bu anlaşmaların topluluk hukuku bakımından üstünlüğü vardır ve Avrupa toplunun başlıca kaynağıdır.

Bir diğer ayrım ise yan antlaşmalardır. Son olarak 3. ayrım ise ikincil mevzuat yani kurumların eylemlerini içerir.

Yasama gücü,  Konsey ve komisyon tarafından icra edilmektedir.

Tavsiye kararların ve görüşlerin bağlayıcılığı bulunmamaktadır.

Yasama gücü anlaşma çerçevesinde düzenleme yapmak yönergeleri düzenlemek karar vermek tavsiye kararı veya görüş oluşturmakla yükümlüdürler.

Düzenlemeler üye devletlerin ulusal hukuklarında anında bir etkiye sahiplerdir. Çünkü Avrupa topluluğunun her yerinde aynı şekilde uygulanan genel kurallar olarak tanımlanmaktadır doğrudan etkilidir ve bağlayıcı lardır yönergeler ise üye devletlerin iç hukuklarına aktardıkları oranda bağlayıcı olmaktadırlar. Çünkü aktarma işinde yönergenin uygulanabilmesi için kanun çıkartmaları gerekmektedir. Bu sebeple yönergeler uyumlaştırma konusunda en önemli adımdır

Kararlar ise doğrudan konsey ve komisyonun eylemlerinden oluşmaktadır ve yasal olarak bağlayıcılıkları vardır. genel olarak düzenlemeler yönergeler ve kararlar bağlayıcıdırlar başka bir işlem veya uygulama gerektirmez ler ayrıca bunlar gerekçeli olarak açıklanmalıdırlar.

Bunların dışında tavsiye ve görüşler ise bağlayıcı değillerdir daha çok ikna edici niteliktedirler. Avrupa Adalet divanı’nın ve ilk derece mahkemesinin kararları bağlayıcıdır Avrupa Adalet Divanı tarafından bir davada Avrupa Topluluğu hukukuna ilişkin olarak konulan genel ilke ve görüşler bağlayıcı niteliktedir.

İkinci kaynak katagorisini ise hukukun genel prensipleri oluşturmaktadır. Mahkemeler mevzuatı açıklar ve tamamlar ve yorumlayarak lafzında kaybolmayı önler sözle özü dengeler bu sebeple bunlar genel ilkelerdir. Boşlukları doldurma işlevi görür. Avrupa Adalet Divanı kararları mevzuat ile anlaşmalar arasındaki boşluğu 4 farklı yöntemle doldurmaktadır; ilk olarak ikincil hukuk ve topluluk müktesebatının ulusal uygulamasını yorumlar, ikinci olarak ise üye devletlerin mahkemeye başvurması üzerine olabilir, üçüncüsü ise üye devletlerin topluluk mevzuatı ile çelişen eylemlerine karşı dava açılabilir son olarak tazminat davasındada bunu gerçekleştirebilir.

• Avrupa Topluluğu Adalet Divanı topluluk ve üye devletler arasındaki ilişkileri düzenler ve bu düzenleme yaparken federal bir mahkeme gibi hareket etmektedir.

Avrupa Topluluğu Adalet divanı’nın kanun yapma gibi bir yetkisi bulunmamaktadır Bunun yerine yorum yoluyla içtihatlardan yaptığı yorum ile hukuk yaratılmış olmaktadır.

Mahkeme üye devletler arasında entegrasyonunu sağlayan bir topluluk yaratma amacıyla bazı doktrinler geliştirmiştir;

1.birlik

Avrupa Topluluğu Adalet Divanı toplulukların ayrı tüzel kişiliklerini tanımakla birlikte aralarında güçlü bir yasal bağı da belirtir (yani birleşme antlaşması)

Bu birlik ortak pazar amacı için gereklidir.

2.özerklik

 Özerklik ise birlik kavramı ile yetkilerin ve işlevlerin ayrılmasına dayanır.

3.hukukun genel ilkeleri

Genel ilkeler üye devletlerin hukuk sistemleirne ve Avrupa topluluğu adalet divanının kararlarından oluşmaktadır. Amacı belli konularda avrupa hedef ve amaçlarına en yakın yaklaşımı temele oturtmaktır.

Avrupa topluluğunda uygulanan hukuktaki bazı genel ilkelere yer verecek olursak bunlar: Temel insan hakları, eşitlik, ölçülülük, karşılıklılık, hukuki kesinlik, devletlerin eşitliği, rıza, ulusal yargı, iyi niyet, usulü haklardır.

Orantılılık Avrupa Topluluğu hukuk Antlaşması’nın amaçlarını gerçekleşmesinden fazlası değildir. Eşitlik ilkesi ise ırk cinsiyet etnik köken dil inanç kapsamında ayrımcılık yapılamayacağı anlamına gelmektedir. Bir diğer İlke ise yasal kesinlik prensibidir; buna göre insanların beklentilerini korumakla birlikte kanunun geçmişi yürümesine engellemektedir yani kanun yürürlüğe girdiğinden itibaren gerçekleşen olaylara uygulanmalıdır. Son olarak temel hak ve hürriyetleri üye devletler koruma altına almaktadırlar. Bu ilkeler dışında tartışmalı olan bir diğer prensip ise yetki ikamesi ilkesidir bu İlke yetki paylaştırılmasında ki sorunları çözmekte kullanılan bir ilkedir.

Avrupa topluluğunda özellikle yetkilendirilme dikçe kendine özel bir yetki alanına sahip olamaz fakat yetkilendirdiği takdirde kendine özgü bir yetki alanına sahip olmaktadır ve ayrıca anlaşmalarda açıkça yazılmamış olsa bile özel yetki zımni yetkilerden da kaynaklanabilir. Yetkinin açıkça belirtilmediği bazı zamanlarda Avrupa Topluluğu yine de kural koyabilmektedir. Örneğin bir hukuk boşluğunun doldurulması veya da ortak pazarı doğrudan etkileyen hukukların uyumlaştırılması gibi durumlar da buna örnek gösterilebilir. Avrupa topluluğunun özel bir yetkisi bulunmamaktadır ve özel yetki kazanana kadar eşit yetkilere sahiplerdir buna eş zamanlı yetkiler de denilmektedir.

Yetki ikamesi ilkesindeki tartışmalı olan konu ise eş zamanlı yetkiler durumunda hareket önceliğinin hangi devlete verileceği konusu yer almaktadır. Yetkileri paylaşmadaki amaç daha demokratik bir durum yaratmak içindir.Y etki ikamesinin içeriği ise topluluğun faaliyetleri hakkında içeriğine ve çeşidine ilişkin durumları kapsamaktadır. Yani yetki ikamesi Avrupa topluluğunun yeni bir yetki oluşturması için kullanılamayacak tır bir diğer durum ise Avrupa Topluluğu kendine özel olan yetkileri sınırlama da kullanamayacağı dır Bu durumun denetimini konsey yapmaktadır konsey komisyonun tüm tekliflerini yetki ikamesine uygunluk açısından değerlendirmek zorundadır. Yetki ikamesi sosyal ve ekonomik konuları kapsamaktadır. Bu yüzden Avrupa Topluluğu Adalet Divanı bu gibi durumlara ilişkin mahkemelere karışmama kararı almıştır.

GEREKLİ BİR ÖNŞART: AVRUPA HUKUKUNUN ÜSTÜNLÜĞÜ

Avrupa Birliği’nin ulusal kanunlarından öte Avrupa Topluluğu hukukunun üstünlüğü ilkesi benimsenmiştir yani devletlerin ulusal hukuk ile çeliştiği noktalarda topluluk hukukun üstün kılarak bunu uygulamaları gerekmektedir.

Bunu bunu Avrupa Topluluğu Adalet divanı’nın bir mahkemede verdiği kararda bu durum şöyle ifade edilmiştir üye devletlerin anlaşma uyarınca hak ve yetkileri topluluğa devre etmelerine karşı hiçbir ulusal mevzuatın öne sürülemeyeceği egemenlik kısıtlamaları barındırır. Topluluk uluslararası değil ulusüstü bir nitelik sağlamaktadır. Bunu egemenliklerini hep birlikte topluluk organına teslim etmelerinden anlamaktayız. Üye devletler kendilerini sınırlayarak anlaşmaya bağlı olduklarını kabul etmişlerdir.

Sonuç olarak Avrupa hukukunun geçerliliği ulusal kuklalarla bertaraf edilemez yani ulusal hukuk larla geçerliliği yok sayılamaz Avrupa Topluluğu hukuku ile ulusal ve kupta bir çelişkili hüküm meydana geldiğinde Avrupa Topluluğu hukuku bu çelişkili hükmü geçersiz kılmaktadır,  bunun doğal sonucu olarak ulusal mahkemeler Avrupa Topluluğu kokunu iptal edemeyeceği gibi Avrupa Topluluğu Adalet Divanı da ulusal kanunları iptal edememektedir. Avrupa Topluluğu hukukundaki kuralların Sadece Avrupa Topluluğu Adalet Divanı iptal edebilmektedir. Bunun dışında Eğer ki bir ulusal kanun Avrupa Topluluğu hukukundaki bir kanunlara uyumsuzluğu tespit edilirse Avrupa Topluluğu Adalet Divanı ulusal kanunu iptal edememek ile birlikte bunun Avrupa Topluluğu hukuku ile Uyumsuz olduğunu belirterek bu Uyumsuz ulusal hukuk kuralının uygulanmamasını isteyebilmektedir.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir