Kamu Hizmetinin Görülüş Usulleri

ALACAKLI YÜZÜNDEN BORCUN İFA EDİLEMEMESİ

ALACAKLI TEMERRÜDÜ

Alacaklı temerrüdü alacaklının kendisine yapılan ifayı haklı bir sebep olmadan kabul etmemesi veya ifanın gerçekleşmesi için yapması gereken şeyleri yapmamasıdır. Alacaklı temerrüdü TBK. m.106’da düzenlenmektedir. Alacaklı temerrüdü alacaklının katılmasının gerekli olmadığı borçlarda söz konusu olmaz.

MADDE 106– Yapma veya verme edimi gereği gibi kendisine önerilen alacaklı, haklı bir sebep olmaksızın onu kabulden veya borçlunun borcunu ifa edebilmesi için kendisi tarafından yapılması gereken hazırlık fiillerini yapmaktan kaçınırsa, temerrüde düşmüş olur. Alacaklı, müteselsil borçlulardan birine karşı temerrüde düşerse, diğerlerine karşı da temerrüde düşmüş olur

Alacaklı Temerrüdünün Şartları:

Alacaklı temerrüdünün gerçekleşmesi için iki şart vardır: kaçınma ve kaçınmanın haklı bir sebebe dayanmaması.

 Alacaklının ifayı kabulden kaçınmasından bahsedebilmek için borçlu edimini gereği gibi ifa etmiş olmalıdır. Alacaklının makbuz vermeyeceğini belirtmesi de ifayı kabulden kaçınma gibi etki yapar. Gereği gibi ifa bazı hallerde üçüncü kişi tarafından da yapılabilir. Bu durumda da alacaklı ifayı reddetmekle borçluya karşı alacaklı temerrüdüne düşer. Gereği gibi ifa alacaklının yetkili temsilcisine yapıldığı hallerde temsilci ifayı reddederse yine alacaklı temerrüde düşer.

Alacaklı ifayı reddetmese bile ifanın gerçekleşmesi için yapması gerekenleri yapmadığı takdirde de temerrüde düşer. Seçimlik borçlarda alacaklının seçimini yapmadığı için borçlunun borcunu ifa edememesi buna örnektir. Alacaklı yapması gereken şeyler için bir zaman belirlendiyse o zamanın geçmesiyle alacaklı mütemerrit olur. Alacaklının yapması gereken şeyler için bir zaman belirlenmediyse borçlu ifa hazırlığına katılmasını alacaklıya teklif ettikten sonra alacaklı uygun bir zaman içinde buna uymazsa temerrüde düşer.

Haklı bir sebep olmadan kaçınma, kaçınmanın kusurlu olduğunu göstermez. Hakim olan görüşe göre alacaklı temerrüdü için kusur aranmaz. Kaçınmada alacaklının kusurlu bulunup bulunmasının bir önemi yoktur.

Alacaklı Temerrüdünün Sona Ermesi:

İfayı kabulden veya yapması gereken şeyleri yapmaktan kaçınan alacaklı sonradan ifayı kabul etmek veya yapması gereken şeyleri yapmak ister ve buna hazır olduğunu bildirirse temerrüt durumundan çıkar ve bu andan sonrası için alacaklı temerrüdü hükümleri uygulanmaz. Alacak sona erince veya yeni bir vade kararlaştırılınca da alacaklı temerrüdü sona erer.

Alacaklı Temerrüdünün Sonuçları:

Alacaklı temerrüdü alacaklıyı sorumlu kılmaz. Yani kendisinden tazminat istenemez. Fakat bazı durumlarda bir tarafın borcunun ifasını kabul karşı taraf için sadece bir hak değil aynı zamanda bir borç teşkil ediyorsa böyle bir halde ifayı kabulden kaçınma sadece hakkını almama değil bizzat kendi borcuna aykırı davranma teşkil eder. Böyle durumlarda ifayı kabulden kaçınan alacaklı hem alacaklı temerrüdüne düşmüş olur hem de borcuna aykırı davranan kişi durumuna düşer. Karşı taraf isterse alacaklı temerrüdü hükümlerine isterse borca aykırılık hükümlerine başvurabilir.

Alacaklı temerrüdü, borçluya borcu sonu erdirme imkanı sağlar. Alacaklının temerrüde düşmesi yüzünden borçlu borç konusu şeyi muhafaza etmeye devam etmek zorunda kalınca bu şey bir zarara uğrarsa borçlunun sorumluluğu daha az şiddetle takdir edilir. Bu borçlunun hiç sorumluluğu olmadığı anlamına gelmez. Borç konusu şeyi alacaklının temerrüdünden sonra korumak zorunda kalan borçlunun bu şeyi muhafaza etmek için yaptığı masrafları alacaklı vekaletsiz iş görme hükümleri uyarınca ödemekle yükümlüdür.

BORCUNDAN KURTULMASI İÇİN BORÇULUYA TANINAN İMKANLAR

Tevdi:

TBK. m.107’ye göre ‘’Alacaklının temerrüde düşmesi durumunda borçlu, hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere teslim edeceği şeyi tevdi ederek borcundan kurtulabilir.’’

Tevdi ancak verme borçlarında söz konusu olur. Verme borçlarında da ancak tevdii mümkün olan mallar tevdi edilebilir. Bunlar genellikle taşınır mallardır. En çok para borçlarında ve kıymetli evrakta tevdiye başvurulur. Taşınmazların tevdi imkânı yoktur. Malın nereye tevdi edileceğini ifa yerindeki hâkim belirler. Hâkim tevdi yerini belirlerken borçlunun tevdi hakkının bulunup bulunmadığını araştırmaz. Borçlunun tevdide haklı olup olmadığını ileride ihtilafı inceleyecek hakim tespit eder.

Borçlu tevdi için tevdi edilecek şahısla bir saklama sözleşmesi yapar. Bu sözleşme üçüncü kişi yani alacaklı yararına yapılır. Yani sözleşmeye göre malı alma hakkı alacaklıya tanınmalıdır. Borçlu dürüstlük kuralı gereğince malın tevdi edildiğini alacaklıya haber vermelidir. Üçüncü kişinin borçlu yerine ifada bulunacağı durumlarda üçüncü kişinin ifa teklifi karşısında alacaklı temerrüde düşerse bu üçüncü kişinin de tevdi imkanı olduğu kabul edilir.

Tevdi ile borçlu borcundan kurtulur. Alacaklı tevdi edilen şeyi geri kabul ettiğini beyan etmiş veya tevdi bir rehinin sona ermesine sebep olmuş bulunmadıkça borçlu tevdiden dönebilir. Borçlu tevdiden dönünce alacak bütün yan haklarıyla birlikte varlığını sürdürür.

Malı Satarak Satış Bedelini Tevdi:

MADDE 108- Sözleşmenin konusu olan şeyin niteliği veya işin özelliği tevdi edilmesine uygun düşmez veya teslim edilecek şey bozulabilir ya da bakımı, korunması veya tevdi edilmesi önemli bir gideri gerektirir ise, borçlu, alacaklıya önceden ihtarda bulunması koşuluyla, hâkimin izniyle onu açık artırma yoluyla sattırıp bedelini tevdi edebilir. Teslim edilecek şey, borsada kayıtlıysa veya piyasa fiyatı varsa ya da yapılacak gidere oranla değeri az ise, satışın açık artırma yoluyla yapılması zorunlu olmadığı gibi, hâkim, önceden ihtarda bulunma koşulunu aramaksızın satışa izin verebilir.

Sözleşmenin konusu şey tevdiye uygun değilse borçlu, önce alacaklıya bir ihtarda bulunur sonra hâkimin izni ile malı sattırır ve satış bedelini tevdi eder. Böylece borcundan kurtulabilir. Borçlu malın satılmasıyla değil satış bedelini tevdi edince borcundan kurtulur. Borçlunun borcundan kurtulması için hakimin izniyle malı satıp beledini tevdi etmelidir. Borçlu satış bedeli tevdi edildikten sonra da TBK. m.109’a dayanarak tevdiden dönebilir.

Sözleşmeden Dönme:

TBK. m.110’a göre borcun konusu bir şeyin teslimini gerektirmiyorsa alacaklının temerrüdü halinde borçlu, borçlunun temerrüdüne ilişkin hükümlere göre sözleşmeden dönebilir.

Sözleşmeden dönme, verme borcu dışındaki borçlarda alacaklı temerrüdüne düşünce söz konusu olur. Verme borçlarında tevdi ve satış imkânı olmayan durumlarda da TBK. m.110 kıyasen uygulanabilir. Sözleşmeden dönen borçlunun alacaklıdan olumsuz zararın tazminini talep edip edemeyeceği tartışmalıdır. Alacaklı temerrüdü kural olarak sorumluluğa yol açmaz. Ama borcun ifasını kabul alacaklı açısından bir borç sayılabildiği oranda dönme halinde tazminatta istenebilir.

Alacaklı yüzünden borcun ifa edilemediği diğer haller:

MADDE 111- Borçlunun kusuru olmaksızın, alacağın kime ait olduğunda veya alacaklının kimliğinde duraksama sebebiyle ya da alacaklıdan kaynaklanan diğer kişisel bir sebeple borç, alacaklıya veya temsilcisine ifa edilemezse borçlu, alacaklının temerrüdünde olduğu gibi, tevdi ya da sözleşmeden dönme hakkını kullanabilir.

Borçlar Genel İÜHF

TBK

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir