AVRUPA GÜVENLİK VE İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI (AGİT)

AGİT, 57 devletin yer aldığı milletlerarası güvenlik ve işbirliği teşkilatıdır. Erken uyarı, çatışma önleme, kriz yönetimi ve çatışma sonrası rehabilitasyon alanlarında çalışır. AGİT’in güvenlik anlayışı kapsayıcı ve işbirliğine yöneliktir. AGİT’in güvenlik anlayışındaki usnurlar; siyasi-askeri, ekonomik ve insani boyutuyla bir bütündür ve bölünemezler. Teşkilatın güvenlik kavramını çok geniş ele aldığını böylece görebiliyoruz.

AGİT’in, işbirliği yaklaşımının ruhu, bir devlet veya bölgenin güvenlik içinde olmamasından dolayı diğer devletlerin de zarar göreceği, refahının düşeceği için tüm devletlerin çıkarlarına uygundur. İşbirliği, kendini katılımcı devletlerin statü olarak eşit konumda olması ve kararların konsensus ile alınmasıyla da gösterir.

AGİT’in uluslar arası arenadaki kararları hukuken bağlayıcı olmasa da siyasi olarak bağlayıcıdır. Bununla beraber tıpkı diğer teşkilatlar gibi AGİT’in de teşkilat olmasından gelen işlevler mevcuttur. AGİT yükümlülükleri hukuken bağlayıcı olmasa da etki alanı büyüktür.

AGİT’İN KURULUŞU VE GELİŞİMİ

A-) Helsinki Süreci

20. Yüzyılın ilk yarısı bittiğinde Avrupa’da ortak güvenlik için işbirliği fikirleri ortaya atılıyordu. Bunun ilk örneğini 1954’de SSCB’nin tüm Avrupa’ya teklif ettiği 50 yıllık saldırmazlık paktı olduğunu görüyoruz. Ancak bu teklifin arkaplanında daha derin konular olduğunu görüyoruz. Örneğin Doğu Almanya’nın Avrupa Devletlerince tanınması, ABD’nin Avrupa üzerindeki etkisinin azaltılması, Batı Almanya’nın NATO’ya girişine engel olmak gibi… Bu ilk teklif Avrupalı Devletlerce reddedilmiştir.

Bu tekliften 1 yıl sonra Doğu Bloğu’nun Varşova Paktı’nı imzaladığını görüyoruz. 60’lı yılların başında dünyanın soğumasıyla birlikte Varşova Paktı, Avrupalı Devletler’e ortak Avrupa güvenlik sistemi önermiştir. Ancak bu sistemde ABD dışarıda kalacaktır. Bu teklif bazı devletlerce olumlu karşılanmış olsa da ABD, Fransa ve İngiltere Almanya’nın bölünmez bütünlüğü sağlanamadıkça çözüm yollarının daima yarıda tıkanacağını SSCB’ye bildirmiştir. Bu devletlere göre Almanya meselesi Avrupa meselesidir ve tüm bölgenin refahı için Almanyanın bölünmez bütünlüğü sağlanmalıdır.

1967’ye geldiğimizde ise NATO, üyelerine doğu bloğu devletleri ile NATO’nun ilke ve amaçlarına aykırı düşmemek şartıyla ilişkiler kurabileceğini bildirdi ve böylelikle yumuşamaya katkı sunuldu. Bunun ardından Varşo Paktı, NATO’ya Avrupa Güvenliği için ortak bir konferans teklifi götürdü. Bu teklifin üzerine toplanan NATO Bakanlar Konseyi bildiri yayımladı. Bu bildiriye göre Avrupa’da NATO ve Varşova Paktı karşılıklı ve dengeli olarak kuvvet azaltacaktı. Bu kuvvet azaltımı bölgedeki devletlerin güvenliği ile bağdaşır olmalıydı. Ayrıca NATO’nun konferansa katılma şartları da şöyleydi; Kanada ve ABD’nin de konferansta tıpkı Avrupa Devleti gibi eşit statüde bulunması, Almanya konusuna ağırlık verilmesi ve insan haklarının gündeme alınması.

Yukarıda sayılan öneriler Varşova Paktı’nca 4 sene değerlendirildi ve Kanada ve ABD’nin de katılımı kabul edildi. Ayrıca Batı Almanya’nın Doğu Almanya ile çeşitli antlaşmalara varmasıyla birlikte soğuma aşamasına geçilmesi ve SALT I (karşılıklı ve dengeli kuvvet indirimi) görüşmelerinin başlamasıyla birlikte ortak konferansın önündeki engeller aşıldı. Helsinkide Kasım 1972’de başlayan hazırlık çalışmaları Haziran 1973’de sona erdi. Hazırlık çalışmaları sonunda Helsinki Danışmaları kabul edildi. Böylece konferansın aşamaları ve bazı konular ile maliyet belirlenmişti. Resmi görüşmeler ise Temmuz 1973’de başladı. İlk toplantıda konferansa katılan devletlerin dışişleri bakanları (Arnavutluk hariç) Helsinki Danışmaları’nı (mavi kitap) kabul ettiler. Böylece süreç başladı. İkinci aşamada ise AGİK Helsinki Nihai Senedi üzerinde anlaşıldı. Bu seneti devlet başkanları imzaladı.

Nihai Senet’de, mutabakata varılan hükümlerin uygulanması ve işbirliği ile güvenlik konularında ilişkileri ilerletmek üzere görüşmelerin uzun vadede devam etmesi yer alıyordu. Uzun vadede ilişkilerin değerlendirilmesi toplantılarına izleme toplantıları adı veriliyorud. 1989’a kadar sürdü.

B-) AGİK’ten AGİT’e

1989 yılına geldiğimizde Avrupa’da sosyalist akımların çökmesi, SSCB’nin yıkılma aşamasına yaklaşması ve Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla birlikte Doğu Bloğu yerle bir oldu. Böylece sosyalist tehlikelerin azalmasıyla Avrupa Güvenliğini ilgilendiren esas meseleler de haliyle değişmiş oldu. Bu sebeple Paris Zirvesi yapıldı. Bu zirvede AGİK, kurumsallaşma yolunda ilerlerdi. Zirve sonunda Yeni Bir Avrupa İçin Paris Şartı imzalandı. Bu şart soğuk savaşın sona erdiğini teyit eden ilk belgedir. Bu belgede AGİK’in kurumsallaşması için daimi organlara ihtiyaç duyduğu belirtildi. Siyasi danışma mekanizamalarına yardımcı olmak için idari alt yapılar oluşturuldu:  Bir Direktörün liderliğinde bir Sekreterya, bir Çatışma Önleme Merkezi ve bir Özgür Seçimler Bürosu. Geniş ve merkezî bir bürokrasiden kaçınmak için de bu ofisler küçük (her biri üç veya dört memurdan oluşan) ve tek bir merkezde olmayacak şekilde (sırasıyla Prag, Viyana ve Varşova) oluşturuldular. Nisan 1991’de, AGİK Parlamenterler Asamblesi kuruldu.  

Yugoslavyanın parçalanmasıyla birlikte Avrupa’da güvenlik tekrardan risk altındaydı. Bu sebeple AGİK’in kurumsallaşma hamleleri hızlandı. En önemli gelişme ise insan hakları konusunda yaşandı. Medya özgürlüğü ve serbest seçimler gibi. 1991’de Yugoslavya Krizi’nde hareket geçirilen Berlin Mekanizması kuruldu. Sonraki toplantılarda ise Yüksek Memurlar Komitesinin işlevlerini artıran, Varşova Serbest Seçimler Bürosu’nun hakimiyet alanını genişleten ve konsensus kuralına istisna getiren hükümler koyuldu. Temel insan hak ve özgürlüklerinin bariz ihlalinde bu konuda konsensus aranmayacaktı. konsensus – 1 kuralı getirildi.( Prag Belgesi AGİK Kurum ve Yapılarının Gelişimine Dair) Yani artık insan haklarını ihlal eden devletin araştırmaya verdiği ret oyunun bir önemi yoktu. Bu kural Yugoslavya’nın üyeliğinin askıya alınmasında ilk kez kullanımıştır.

24 Mart ve 8 Temmuz 1992 tarihlerinde yapılan, Helsinki İzleme Toplantısı, yeni kurumlar getirdi: Güvenlik İşbirliği Forumu, Azınlıklar Yüksek Komiseri, Ekonomik Forum (Yüksek Memurlar Komitesi bağlamında toplanan). Paris Şartı çerçevesinde oluşturulan Dönem Başkanının işlevleri Helsinki kararlarında düzenlendi.

1992’de Genel Sekreter’lik makamı oluşturuldu. Bu gelişmelerle birlikte AGİK fİİlen teşkilata dönüşmüştür. Konferans ismi verilen AGİK’in adı artık teşkilat olarak yani AGİT olarak değiştiriliyordu. Böylece karar organlarının adı da değişti: AGİK Konseyi yerine Bakanlar Konseyi, Yüksek Memurlar Komitesi yerine Yüksek Konsey, Daimi Komite yerine Daimi Konsey. Ancak bu değişiklikler yalnızca ismendir. İşlevsel bir değişikliğin yaşandığını söylemek güçtür.

AGİT KATILIMCILARI

  1. KATILAN DEVLETLER

Bu terim AGİT’te eşit hak ve yükümlülüklerle bulunan devletleri belirtir. AGİT’in hukuksal vasıfları sebebiyle üye devletler tabiri kullanılmaz. Katılan devlet sayısı 56’dır.

  • KATKIDA BULUNANLAR

Mavi Kitap’a göre katılan devlet olmamakla birlikte AGİT’in çalışmalarına katılma olanağı bir takım devlete tanınmıştır. Katkıda bulunanların ilk gurubu gözlemciler oluşturur. Bu devletler konferansın tüm aşamalarında ve çalışma organlarında bulunur ancak kararlara tesir edemez. Ancak bu devletler konferans neticesinde kabul edilen kararları usulüne uygun olarak kabul edebilirler. Bu statü katılan devlet olma aşamasında bir süreç olarak kabul edilir. İkinci grup ise katılımcı olmayan devletlerdir. Bunlar Avrupa’nın komşu olduğu devletler ve Akdeniz devletleridir. Örneğin Cezayir, Mısır ve Suriye gibi.. Bunlar AGİT çalışmalarına katılabilirler.

AGİT’in faaliyetlerine salt devletler değiş teşkilatlar da katılabilir. Özellikle uzmanlaşmış teşkilatlar (örneğin WHO, UNESCO) bunlara örnektir. Ancak zamanla birlikte siyasi veya askeri teşkilatlar da faaliyetlere iştirak etmişlerdir. (örneğin AB, NATO) Son grubu ise “davetli”ler oluşturur. Bu davetli ise BM Genel Sekreteri’nden başkası değildir. Ancak zamanla birlikte uluslar arası teşkilatların temsilcileri de bu statüye alınmıştır.

Ayrıca Mavi Kitap’ta yer almamakla birlikte hükümet dışı örgütlerin de faaliyetlere katılabileceği uygulamada öngörülmüştür. Bunun sebebi AGİT toplantılarının saydam ve isteyenlere açık olması gereği olarak belirtilir.

AGİT ÇALIŞMA İLKELERİ

A-) Eşitlik

Katılan tüm devletler tam eşit statüdedir. Zaren milletlerarası hukukun vazgeçilmez ilkesi olan devletlerin egemen eşitliği AGİT’de vurgulanmıştır. Ancak bu eşitliğin istisnası konferans giderlerinin bölüşülmesidir. Devletler iktisadi büyüklüklerine göre belirlenmiş oranlar dahilinde harcamalar yaparlar.

B-) Konsensus

Teşkilatta kararlar konsensus ile alınır. Çekince veya yorum bildirime konsensusa etki etmez. Yeterki kullanılan oyların tamamı konsensus oluştursun. Yani konsensus oy birliği demek değildir. Kurumsallaşmayla birlikte bu kurala istisnalar getirilmiştir. Yukarıda açıkladığımız “konsensus -1” kuralı bunlardan biridir. Buna göre, insan hakları, demokrasi ve hukuk devleti ile ilgili bir konuda AGİK üstlenimlerinin açık, ağır ve yaygın ihlalinin olduğu devlete karşı ilgili devletin rızası olmadan karar alınabilir. İkinci istisna ise “konsensus -2” kuralıdır. Buna göre ise, Bakanlar Konseyi, uyuşmazlık halindeki iki katılan devlete karşı bu devletlerin rızası olsun olmasın, uyuşmazlığın çözümü talimatını verebilecektir. Henüz bu istisna uygulanmamıştır.

C-) Rotasyon

Bu ilke eşitlik ilkesini tamamlar niteliktedir. AGİK toplantı başkanlarının belirlenmesinde kura yöntemi ve günlük rotasyon uygulanır. Ancak istisnalar getirilmiştir. Paris Şartı’nca Konsey’in her toplantısında ev sahibi ülkenin dış işleri bakanı başkan olacaktır. Ancak toplantı yeri rotasyonla belirlenir. Yeni organlara atanan memurlar da rotasyonla belirlenecektir.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir