Adalet kavramı

Romalılara göre adaletin tanımı yapılamaz çünkü bir tanım yapılsa ve ona göre bir şeylerin adil olup olmadığının kararı kılınsa çok fazla yanlış durum olur ve tanımlanan adalet anlayışı her yere uymaz. Adalet kavramı zamandan zamana, mekandan mekana değişebilir. Ülkeden ülkeye toplumdan topluma da değişebilir.  Adaleti eşitlik anlamıyla düşünebiliriz.  Bu konuda romalıların üç tür eşitlik anlayışı vardır. Denkleştirici, dağıtıcı ve hakkaniyet adalet anlayışıdır. Romalılar adaleti hakkaniyetle özdeşleştirmişlerdir.

 Biz bugün beş tür adalet anlayışından bahsediyoruz bunlar denkleştirici, dağıtıcı, hakkaniyet, sosyal, prosedüreldir.

1-) Denkleştirici Adalet

Bu anlayışta matematiksel eşitlik söz konusudur. Yani iki eşittir iki demektir.  Yani A ile B eşittir. Bunun örnekleri anayasa veyahut evrensel insan hakları beyannamesi gibi metinlerde mevcuttur.

2-) Dağıtıcı Adalet

Geometrik eşitlik anlayışı vardır. Yani bir annenin bir elmayı iki çocuğuna eşit bir şekilde paylaşması  gibi değil de zayıf ve elmaya ihtiyacı olana büyük parçayı vermesi gibi bir adalet anlayışıdır.  Romalılar,  herkesten aynı miktarda değil aynı oranda vergi almalıyız diyerek bu anlayışın farkındadırlar.

3-) Hakkaniyetli Adalet

 Dağıtıcı adaletin daha bireye inmiş ve daha özelleştirilmiş şekildir. Somut olay adaleti de denilebilir. Roma’da gerçek anlamda adalet anlayışı hakkaniyettir diyebiliriz. Roma hukukunun kazuistik olmasından dolayı hakkaniyetli adalet anlayışını daha çok benimsediklerini söyleyebiliriz.

4-) Sosyal Adalet Anlayışı

Bu kavram romalılar tarafından bilinmiyor çünkü bu anlayış daha yeni oluşmaya başlamıştır. 19yydan sonra sanayi devrimiyle gelen bir kavramdır. Kapitalizmin getirdiği işçi sınıfının hak arayışı sürecinde ortaya çıkmıştır. Sosyal adalet anlayışı statü adaletidir. Yani statünün korunması adaletidir. Mesela işçi statüsündeysek  böylece işçi ile ilgili olan bütün hükümlerden, kanunların sağlamış olduğu bütün haklardan faydalanabiliriz.  Çünkü işçi sıfatını taşıyan herkese haklar tanınmıştır.

            A-) Sağlık Hakkı

        Yaşam hakkı,  vücut bütünlüğünün korunması, ve insanın kendini geliştirmesi hakkıdır.   Devlet bu hakkı vatandaşlarına sağlayabilmek için sağlık alanını ücretsiz tutmak mecburiyetindedir.  Ve bu alana özel sektörü sokmaması gerekmektedir çünkü özel sektör sağlık alanının ticaretleşmesine ve akabinde insanların sağlık ihtiyacını kolaylıkla giderebilmesinde sorunlar yaşanabilir. Yani Devlet sağlık alanına insanların yani vatandaşlarının sağlık haklarından dolayı yatırım yapması ve oradaki istikrarı sağlamak zorundadır.

          B-) Eğitim Hakkı

       Bu hak da insanın hayatına devam edebilmesi için gerekli haklardan bir tanesidir. Bu alana da özel sektörün sokulmaması gerekmektedir çünkü eğitimin ticaretleşmesi ve bununla birlikte parası olanın eğitim görmesi gibi kötü sonuçları olacaktır. Eğitimin yaygınlaştırılması gerekmektedir ve  herkes istediği eğitimi alabilmelidir.   Sosyal devlet bireyin eğitiminin tüm süreçlerinin maliyetsiz bir şekilde geçirilmesini sağlar.

      C-) Çalışma Hakkı

      Kişinin hayatını devam ettirebilmesi için gerekli olan gelir elde edebilme hakkı olarak çalışması gerekmektedir.  Bu gelirle ihtiyaçlarını karşılayacaktır. Gelirin elde edebilmesi için kişiye çalışabileceği iş imkanının sağlanması gerekmektedir.  Bu da devlette istihdam olanaklarının sağlanmasıyla mümkündür.  İşsizlik azalınca refah artar. İşin sağlanmadığı durumda kişiye işsizlik sigortası yani iş elde edene kadar ihtiyaçlarını karşılayabileceği gelirin tanımlanması gerekir.

5-)   Prosedürel Adalet

Usülsel bir adalet anlayışıdır. Yargılamanın daha az masraflı ve zahmetsiz bir biçimde gerçekleştirilmesi ve bunun için usülü araçların muntazam bir şekilde işlemesi gerekmektedir. Prosedürel adalet anlayışında hukuk güvenliğinin sağlanması kastedilir.

İÜHF ROMA HUKUKU NOTLARI

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir